BEST Dergisinde Acar Baltaş
|KRİZ STRESİYLE BAŞAÇIKMA
Stres insanın ruhsal ve bedensel sınırlarının zorlanmasıdır. Her türlü değişiklik bir zorlanma yaratır ve her zorlanma bir uyum çabası doğurur. Bunun adı strestir. Kriz ise, alışılmış çözümlerin geçerliliğini yitirmiş olduğu durumlara verilen isimdir. Her kriz, ani ve belirleyici değişimler içeren dengesiz bir durumu ifade eder. Bu iki tanımdan yola çıkarak, 2008 yılının son çeyreğinde dış dünyadaki nedenlerden kaynaklanan ve bizi de içine çeken belirsizliğin büyük bir stres kaynağı olacağı açıktır.
Kurumsal düzeyde bakıldığında, kriz dönemlerinde hızlı ve acil çözümler üretmek zorunluluğu, bir zaman baskısı doğurur. Bu tür krizler yarattığı maddi sonuçlardan çok, duygusal yönü açısından insanları ve kararları etkiler. Bu nedenle kriz, duygusal nitelikleri ağır basan bir süreçtir. Bu süreç yaşanırken yöneticilerin ehliyetine ve kişisel olgunluk düzeyine bağlı olarak kurumlarda yaşanabilecek değişiklikleri Zuhal Baltaş, Krizde Fırsatları Görmek kitabında şu şekilde özetlemiştir:
Belirtiler
- Yönetim merkezileşir ve denetim artar
- Otoriter ve tutucu yönetim anlayışı ortaya çıkar
- Çalışanlarda kaçınma davranışı gözlenir
- Güven duygusu azalır, kaygı düzeyi yükselir
- Motivasyon düşer ve iş tatmini azalır
- Riskli ve fevri kararlarda artış olur
- Kurum içi çatışmalar artar
Her kurumda yaşanabilecek değişimin ivmesinin, kriz devam ettikçe hızlanacağı buna bağlı olarak çalışanların giderek artan bir stres ortamında yaşayacağı kaçınılmaz gözükmektedir. Bu durumda kişinin karşısına iki yol çıkmaktadır. Ya ağırlaşan ve giderek daha talepkar olan çalışma koşullarının “kurbanı” olmak, ya da “kaderini” eline almak.
Kişilerin stresten etkilenerek sağlıklarını kaybetmeleri ya da aksine, streslerini gelişme yolunda fırsata çevirmeleri üç faktöre bağlıdır.
1. Hayat görüşü: İşine bağlı, işi üzerinde denetimi olduğuna inanan, değişikliği gelişim için fırsat gören ve kendine saygısı yüksek olanlar, iş stresinden daha az etkilenir. Kendine saygı, sınırlarını kabul etme ve sevmeye imkan verir. Diğer taraftan esnek olmayan kişilik özelliği, başlıbaşına bir stres kaynağıdır. Kendi kafasındaki çözümün dışında çözüm kabul etmeyen, çevresindeki insanları ve olayları değiştirmeye çalışan, hep haklı olduğuna inanan kişi, sürekli stres altında kalmaya mahkumdur. Kontrol, kendine güven ve kendini adamışlık üzerine kurulmuş bir hayat görüşü, kişiyi stres karşısında güçlü kılar. Bu durumda krizi kabul etmek ve bir süre için kişisel ve kurumsal hedeflerle ilgili zaman planlamasını daha uzun süreye yaymak; bu yıl yapmayı düşündüklerinizi erteleyerek ve bunu doğal karşılayacak bir anlayış geliştirmek gerekir.
2. İş yerinin yapısı: Yaşantı “öngörülebilir” ve “denetlenebilir” nitelikte ise stres verici etkisi azalır. Bu nedenle iş hayatında “deneyim” ve “beceri” streslerle başaçıkmayı kolaylaştırır. Bunu sağlamak için de kişilerin bilgilendirilmesi ve bu duruma hazırlanmaları büyük önem taşır. Ayrıca her düzeydeki çalışana daha önce benzeri deneyimlerden geçmiş kişiler tarafından”koç”luk ve “mentor”luk (akıl hocalığı) yapılması stresle başaçıkmayı kolaylaştırır. Üst düzey yöneticiler için ise bu ilişki kurum dışından sağlanabilir. Başarı duygusu yaşamış olmak, baskıyı azaltır ve yaşantıyı zevkli bir duruma getirir. Bunun etkisini artırmak için bu süreçte sınırlı da olsa elde edilen başarıları vurgulamak ve başarının tadını çıkartmak olumlu bir hava yaratır. Olayların gelişmesine göre daha önceden B ve C planları yapmak hazırlıklı olmayı ve hızlı tepki vermeyi mümkün kılar.
3. Kişisel başaçıkma tekniklerinin uygulanması: Herkesin stres kaynağı farklıdır. Bu nedenle başaçıkma yollarının da farklı olması kaçınılmazdır. Düşünce biçiminden kaynaklanan stresler, gerçekçilik temeline dayanan olumlu ve yapıcı düşünce sistematiğinin öğrenilmesiyle yumuşatılır. Böylece kişinin beyninin “Kuruntu Üretim Fabrikası” (KÜF) olarak çalışması önlenir.Bunların yanı sıra kişi, hayatına anlam katan değerleri tanır ve bunlar üzerinde düşünürse, sınırlarını keşfeder ve hayatla ilgili gerçekçi beklentiler geliştirir.
Sonuç
Her kriz bir düzeltmedir. Sürdürülmeyen eski durumun yerine yeni bir dönemin başlangıcıdır. Bu nedenle kriz bireylerin, yöneticilerin ve kurumların kendilerini değerlendirecekleri ve iş hayatındaki geleceklerini belirleyecekleri bir durumdur. Bu büyük sınavda da başarılı olacak kişiler, olumluya odaklanarak, sorunlar karşısında gerçekçi çözümler üreten, stresle başaçıkmış kişiler olacaktır.