Bütün dünyada insanlar kendilerini dini bağları ve inanışları açısından çok güçlü, orta güçte, zayıf ve inançsız olarak değerlendirirler. On bir yaşındaki 1528 çocuğun seksen yıl süreyle izlendiği Terman
İnsan anlam arayan bir canlıdır. Kişi yetiştirilme tarzına ve içine girdiği çevreye bağlı olarak bu anlamı dinde, bilimde, felsefede ve sanatta bulur. Bilim, felsefe ve sanattan farklı olarak
Neden Mutsuz Oluruz? | Bölüm II | İnsanların mutsuz olmasının en temel nedeni, beklentileri ile gerçekleri arasındaki uçurum, başkalarıyla kıyaslamak ve geçmişe takılmak olduğunu yazmıştım. Bunların dışında insanların
Gerek uzun yıllar öncesine dayanan klinik deneyimlerim gerek iş hayatında geçirdiği yıllar içinde donanımlı ve değerli insanların mutluluk arayışı, mutsuzluğunun iki temel nedeni olduğunu düşündürdü. Birincisi beklentileri, ikincisi
İyilik haliyle ilgili farklı akademik yaklaşımları ele aldığımız önceki yazıda, özellikle Keyes’in çalışmalarında vurguladığı üzere, iki temel anlayış öne çıkmaktadır. Modeller ne kadar karmaşık olursa olsun, birbiriyle ilişkili
“Sıcak El” Efsanesi İnsan beyninde kumarhanelerin istismar etmeyi çok iyi bildikleri bir kusur vardır. İnsanlar şaşırtıcı ödüller karşısında daha çok heyecanlanırlar. Tahmin edilemeyen ödüller, önceden tahmin edilenlerden üç
Dünya Nereye gidiyor? (İyiye mi, kötüye mi?) Bu soru birçoklarına anlamsız gelebilir çünkü son zamanlarda gerek iş ortamında gerekse sosyal ortamda bulunduğum bütün topluluklarda büyük bir karamsarlık seziyorum.
Mutluluk dileklerinin en sık tekrarlandığı yeni yılın ilk günlerinde hayatın doğal parçası olan olumsuz duygular ve mutsuzluk üzerine düşünmekte yarar var. Verdikleri zamanın karşılığını gerçekçi ve öğretici
Becerilerimizle İlgili Kararlarımız Atalarımız, “akıllar pazara çıkmış, herkes kendi aklını almış” demişler. Kişi Dünyanın en zeki insanı olduğuna inanmasa da, çevresindekilerden daha akıllı olduğuna inandığı için, kimse kendi
Beklenti Oyunu veya Tamah
Kumarhanelerin iç tasarımını yapan uzmanlar, insan beynindeki devrelerin bilimsel olarak nasıl islediğini bilmeseler de, bu devrelerin (ve hisseden beynin), düşünen beyne nasıl egemen olduğunun