Kariyer Dergisinde Acar Baltaş

kariyer-dergisinde-acar-baltas

İş Dünyasında Değerler

Dünya kurulduğundan bu yana varlığını sürdüren iki kurum vardır. Bunlardan biri ordu, diğeri de dindir. Bu iki kurumun da, şekil değiştirerek de olsa, her gün daha güçlenerek varlığını sürdürmesinin nedeni “ritüel”leridir. Ritüs, Latince’de “doğru eylem” demektir. Ritüeller, topluluğun ve bireylerin sahip oldukları inanç sistemleri nedeniyle, tartışmaksızın ve âdeta otomatik olarak yerine getirdikleri eylemlerdir. Bir askerin, üstünü gördüğü yerde (onun buna lâyık olup olmadığını düşünmeden) selamlaması, bir müminin (günlük meşguliyetlerinin buna imkân sağlayıp sağlamadığını sorgulamadan) beş vakit namaz kılması, ritüellere verilecek örneklerdir. Örneğin, bu satırları okuyan hemen bütün okuyucular sağlık inanç sistemlerinin uzantısı olarak, ne kadar yorgun olurlarsa olsunlar, dişlerini fırçalamadan yatmazlar.

Günümüzde iş hayatı, dünyaya yön veren üçüncü kurum olmuştur. Ancak çağdaş iş yaşamının din ve ordu gibi binlerce yıllık bir geleneği ve buna bağlı olarak ritüelleri oluşmamıştır. Topluma yön veren her kuruluşun sorumluluğu olması gerekirken, günümüz iş hayatının bu tür bir geleneğe ve role sahip olduğunu söylemek zordur.
İş dünyası, üstlenmek durumunda olduğu bu rolü henüz anlayabilmiş değildir. Kapitalizmin temel kabulüne göre müdahale edilmeyen piyasanın kendi kendini düzenleyeceği hayali, toplumun bütünü için beklenen sonuçları ortaya çıkartmaktan henüz çok uzaktır.

Sosyalizmin, insanların ortak çıkarlarına dönük bir erdem anlayışıyla topluma hizmet edeceği hayali de ne yazık ki gerçekleşememiştir. Sosyalizmi egemen kılmak için mücadele edenlerin bireysel erdemleri, erdemliliği kolektif kılmaya yetmemiştir. Bunun sonucunda doğan ekonomik verimsizlik sosyalizmi çökertmiş ve kapitalizmin tek doğru yöntem gibi algılanmasına neden olmuştur. Böyle bir alternatifsizlik “piyasa ekonomisi”nde kâr etmek için her şeyin mubah olduğu yönünde bir anlayışın doğmasına yol açmıştır.

Din ve ordu binlerce yıldır varlığını sürdürüyor ve eskisinden daha sağlam olarak ayakta duruyorsa bunun nedeni değerlere dayalı bir anlayışı, eğitimin her aşamasına yerleştirmiş olmalarıdır. Günümüzde Türkiye’de laik kesimin yaşadığı en büyük sıkıntı, gerçekte altı doldurulmuş değerlere dayalı bir eğitim sistemine sahip olmamaktır. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında böyle bir anlayış yerleştirilmiş ancak geçen zaman içinde ya değerlerin içi boşalmış veya cumhuriyetin erdem saydığı değerler bütünüyle unutulmuştur.

İş hayatı doğru işleri, doğru yöntemle yapmayı gerektirir. Bunun devamlı olabilmesi, sürdürülebilirliğe, iyi hizmete ve Richard Barrett’in tanımıyla “kurumun ruhunun özgürleştirilmesine” ihtiyaç gösterir. Bunun için de, her düzeydeki yöneticinin ve bütün çalışanların kararlarını yürekten inandıkları değerlere dayanarak vermeleri gerekir. Her karar kişilerin ve kurumun sahip olduğu değerle ilişkilendirilmezse değerlerin yaşaması ve hayata geçmesi mümkün olmaz.

Yaşayan Değerler

Karar ve davranışlarımıza değerler yön verir. Gün içinde verdiğimiz her türlü kararın arkasında değerler ve bunlara bağlı inançlar vardır. Uzayan bir toplantıyı mesai saatinde bitirme ya da devam edip sonuçlandırma konusundaki karar da, işyerinde yolsuzluk yapan birini yönetime bildirme veya bildirmeme kararı da, değerlere bağlıdır.

Önemsiz kararlarda değerleri ve altında yatan inanç sistemini fark etmek genelde mümkün olmaz. Değerler, önemli kararlar sırasında, özellikle de baskı altında fark edilir. İnsanın malı, itibarı, çıkarının zedelenmesi söz konusu olduğunda veya haz duygusunun ertelenmesi gerektiğinde değerler kendini bütün gücüyle ortaya koyar. Ancak değerler hakkında sistematik bir yaklaşımla karşılaşmamış kişiler, bu gibi durumlarda kolayca kendilerini rahatlatacak bir yoruma yönelirler. Örneğin kuralları biraz esnek yorumlama karşılığında kişisel çıkar sağlama ya da terfi etmesini kolaylaştıracağını düşünerek başkasının başarısını kendine mal etme gibi durumlarda, insanların kendilerini haklı çıkaracağı çok sayıda gerekçesi vardır.

Değerler, kişinin “Varlık sebebim nedir?”, “Hayatta ne elde etmek istiyorum?”, “Elde etmek istediklerime ulaşmak için seçeceğim yol nedir?” ve “Konuştuklarım ve davranışlarım birbirine uyuyor mu?” sorularına vereceği cevaplarla şekillenir. Bu soruları sormadan, değerler hakkında bilinç kazanmak zordur.

Değerler, kurallar ve kararlar için pusuladır. Aynı zamanda belirli bir sonucu elde etmek için izlenecek yol konusunda en derinde yatan inançlardır. İnsanlar davranışlarını değerleriyle ortaya koyar. “Özü sözü bir olmak” deyişi, kişinin değerleri ve davranışları arasında bir çelişki olmadığını gösterir. Bir kurumun değerleri, kurumdaki herkesin, liderler ve yöneticiler dahil, nasıl davranmalarının beklendiği konusunda açık bir deklarasyondur.
Değerler Ne İşe Yarar?

Barrett değerleri, kuşların toplu uçması ve balıkların sürüler halinde yüzmesine benzetir. Kuşların uçuşlarında uydukları bu davranış kurallarını, onların uyumlu bir birliktelik oluşturmak için uydukları “değerler”e benzetebiliriz. Her çalışan kurumun kurallarına uygun davranırsa, kuş sürüsü örneğindeki gibi uyumlu bir bütün oluşturur. Böyle bir toplulukta, herkes andına ve verdiği söze uygun yaşadığı için güven vardır.

Paylaşılan değerler güven oluşturur ve ortak paydada buluşan bir topluluk meydana getirir. Değerler uyum ve birlik sağlar. İnsanların birbirlerine samimi arkadaşlık bağlarıyla bağlanmasına imkân verir ve böylece ortak hedeflere hızlı ve etkili bir şekilde ulaşılır. Bir topluluğun gücü, o topluluğu oluşturan bireylerin paylaştıkları ortak değerlere olan bağlılığıyla ölçülür. Eğer böyle değerler yoksa insanlar birbirine aldırmaz ve birbirlerinin sorun ve dertlerine kayıtsız kalır. Hiçbir ortak değeri paylaşmayan topluluklarda, kargaşa ve anarşi yaşanır. Örneğin sıraya girmeyi gerektiren bir durumda herkes öne geçmeye kalkarsa, hem daha çok beklenir, hem de herkes rahatsız ve şikâyetçi olur.

Liderin Bilinç Düzeyi

Her lider kendi bilinç düzeyinde yönetir ve çevresine bu düzeye uygun insanları toplar. Bir süre sonra bu değerler kurum içinde iş yapış biçiminin temel ilkelerini oluşturur. Örneğin, bir pazarlama şirketinin başına finans geçmişi olan bir yönetici gelirse kurumun kural ve süreçleri finans perspektifinden yeniden yapılandırılır. Böyle bir durumda, her işlem ve her karar, doğurduğu finansal sonuçlar açısından değerlendirilir. Bununla beraber, aynı yönetici kendini aşan bir dünya görüşüne sahipse kurum, kârının bir bölümünü toplumsal amaçlar için kullanmayı doğal bulur. Bu boyuttan yoksun bir yönetici, toplumsal projelere desteği ancak PR aracı olarak gördüğü ölçüde destek olur. Değer anlayışını ve insanların ve kurumların sahip olduğu değer düzeyi kavramını Richard Barrett çok etkili bir şekilde iş hayatına uyarlamıştır.

Barrett’in liderlik modeli, liderin bulunduğu şartlar içerisinde belirli bir gelişimi sağlayan farklı bilinç düzeylerini birbirinden ayırır. On yılı aşkın bir süredir yapılan araştırma sonuçları, en başarılı liderlerin enerjilerini bilinçli olarak bu yedi düzey üzerine dengeli olarak dağıtarak, liderlik değerlerini günlük çalışmalarına yansıttığını göstermektedir. Böylece kurum, büyüme ve gelişme fırsatlarını değerlendirerek, kurum içindeki zorluklarla ve dış rekabetten kaynaklanan tehditlerle başaçıkabilir.

Liderlik bilincinin 1. 2. ve 3. düzeylerinde başlıca odak, verimli sistem ve süreçlere sahip güçlü bir müşteri tabanı olan finansal açıdan istikrarlı bir kurum yaratmaktır. 4. düzeyde görülen başlıca odak ise, değişimdir. Böylece kurum, iç ve dış çevresinde ortaya çıkan değişikliklere cevap verebilir ve kendini uyarlayabilir. Liderlik bilincinde 4. 5. 6. düzeylerde kurum vizyon, misyon ve değerlerini oluşturmaya odaklanmaktadır. Böylece stratejik birleşme yoluyla iç ve dış bağlantıların kurulmasına olanak verilir ve topluma destek sağlanır. 7. düzey ise sosyal sorumluluk, etik davranışlar, küresel düşünme yaklaşımıyla insanlığa hizmet etmeyi ve yapılan işe uzun vadeli bir perspektiften bakarak gelecek kuşaklar üzerindeki etkisini anlamayı içerir.

Değerler, Kurum Kültürü, İş Sonuçları İlişkisi

Güçlü bir kurum kültürüne sahip işyerlerinde değerler, kurumun bir üyesi olarak kabul edilmenin kuralıdır. Böyle bir kuruluşta kurallara uygun davrananlar iyi sonuçlar alır ve kurum içinde yükselir. Değerlere uygun davrandıkları halde beklenen sonuçları alamayanlara, becerilerini geliştirmek üzere eğitim verilir. Değerlere uygun davranmadan iyi iş sonucu alanların davranış düzenleme eğitimlerinden yararlanması beklenir. Her ikisini de başaramayanlar, en kısa zamanda kurumdan ayrılmak zorunda kalır.

Bir değer dizisi oluşturmanın amacı, vizyon ve misyonu destekleyecek ve oluşturacak uyumlu bir kültürü yaratmak için davranış ilkelerini tanımlamaktır. Değerler, kurum içindeki her bireyin sorumlu bir özgürlük anlayışı içinde işini yapabileceği bir çerçeve sunar. Çalışanlar kurumun değerlerini özümsedikleri zaman, herkesin birbirine hesap verme yükümlülüğü olur.

Yazılı veya yazılı olmayan değerleri olan kurumlar, bu değerlerini kurum kültürünün uzantısı olan iş yapma ve ilişki biçimleriyle hayata yansıtır. Yapılan araştırmalar, bir kurumun iş sonuçları ile kurum içinde geçerli olan değer arasında kuvvetli bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Aynı araştırmalar, kurum çalışanlarının değerleri ile kurum değerleri arasında da ilişki olduğunu göstermiştir.
Kuvvetli bir kurum kültürü yaratmak için, değerlerin herkes tarafından paylaşılması ve buna göre yaşanması gerekir. Bu konuda kritik belirleyici, yöneticilerin değerlere uygun tutum ve kararlarıdır.

Sending
User Review
0 (0 votes)
yazar avatarı
Prof. Dr. Acar Baltaş

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.