Platin Dergisinde Acar Baltaş
|Yasalar ve Kurallar Kimin İçin ?
Kurumlar çalışanlarının namuslu ve dürüst olmasını, kurum çıkarlarını her şeyin üstünde tutmalarını talep ederler ve çalışanın kurum üzerinden kendi çıkarına herhangi bir girişimde bulunmasını hoş görmezler. Son bir yıl içinde hem finans sektöründe, hem de farma sektöründe kurumsal düzeyde yapılan büyük yolsuzluk iddiaları dava konusu olmuş ve bugüne kadar alışık olmadığımız ölçüde medyaya yansımıştır. Son üç ayda da bu davalar son aşamaya gelmiş, başlangıçta ileri sürülen yolsuzluk iddialarını şiddetle reddeden kuruluşlar, hüküm aşamasından önce yolsuzluklarını, nispeten daha düşük tazminatlar ödemesi karşılığında kabul etmişlerdir.
Finans Sektöründe
Finans sektöründe HSBC, İran ile ambargo olmasına rağmen mali işlem yapmaktan ve Meksika’daki uyuşturucu kartellerine ait paranın Amerika’ya sokulmasını sağlamaktan 1.9 milyar dolar ceza ödemiştir. Soruşturma açıldığı andan itibaren HSBC’nin Hukuk Direktörü David Bagley HSBC’de sadece ilgili bölümden istifa etmiş ve “Ben bütün gruba yeniden yapılanma için en uygun zamanın şu an olduğunu söyledim” demiştir. Yeni CEO da önceki hafta, “bankanın artık yeni bir banka olduğunu söylemiştir”.
İngiltere’nin en büyük ve en eski bankalarından Barclays, hileli faiz ayarlamaları nedeniyle 450 milyon dolar ceza ödemiş ve Barclays Başkanı Marcus Agius, tüm sorumluluğu üstlenerek istifa etmiştir.
İngiltere’nin bir diğer büyük bankası Standart Chartered, HSBC gibi İran’a yönelik yaptırımları çiğneyerek bu ülkeye 250 milyarlık para transferine onay verdiği için 330 milyon dolar ödemek zorunda kalmıştır.
Üç yıl önce Fransız Bankası Sosyete General’in 30 yaşındaki çalışanı Jerome Kerviel’in, tek başına bankayı 4,9 milyar euro zarara uğrattığı anlaşılmıştır. İlginç olan Kerviel’in, tutuklanmamış olmasıdır. Çünkü bu kişinin bankaya bir yıl önce 1,7 milyar euro kazandırdığı ortaya çıkmıştır. Kerviel, “Piyasalar düşerken ben hariç herkes para kaybediyordu. Üstlerim bana “Hey para makinesi bugün ne kadar kazandın bakalım” diye soruyordu. Kimse nasıl kazandığımı sorgulama gereği duymuyordu” diye ifade verdi. Benzer şekilde geçen yıl İsviçre Bankası UBS’de çalışan Ganalı Kweku Adoboli, bankayı 2,2 milyar dolar zarara uğratmıştır. Kerviel’in aksine üç yıl hapse mahkum edilen Adoboli mahkeme jürisine, yaptığı işlemlerden tüm yöneticilerinin haberi olduğunu ve onu risk alması konusunda cesaretlendirdiklerini söylemiştir. Adoboli, “yolsuzluk” veya “zimmete para geçirmekten” değil, yetkisini aşarak işlem yapmaktan ceza almıştır.
Bundan bir süre önce Türkiye’de bir bankanın çalışanlarının “hedef tutturmak ve prim almak” için aralarında ünlü isimlerin de bulunduğu kişilerin hesapları üzerinden bankaya, 17,5 milyon dolarlık para kazandırdıkları ortaya çıkmış ve bazı gazetelerde haber manşetten verişmiştir. Bankacılık çevrelerinde bu bankayı ve işlemlerin yapıldığı şubeyi herkesin bilmesine rağmen haberlerde bu bilgilere yer verilmemiştir.
Sağlık Sektöründe
Sağlık sektöründe yapılan denetlemelerde Amerikan Adalet Bakanlığı, Abbott’un manik ve epilepsi hastaları için ürettiği ilacı, maksadı dışında ve araştırma yapılmadan otizm ve bunama hastaları için pazarladığını saptayarak 1,6 milyar dolar ceza vermiştir.
İngiliz ilaç imalatçısı GlaxoSmithKline(GSK), Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu’na(FDA)’ya bildirmeden piyasaya ilaç sürerek, Amerikan tarihindeki en büyük yolsuzluğa imza atmış ve 3 milyar dolar ödemeyi kabul etmiştir.
Bütün bu kurumların hepsinin web sayfalarında kapıdan içeriye girdiğinizde göze çarpan değerleri vardır. Örneğin British Petrol (BP)’ün birinci değeri güvenliktir. Oysa BP, önceki yıl Meksika Körfezi’ne sızan petrolle sebep olduğu zarar nedeniyle 28 yıldır BP’de çalışan CEO Tony Hayward istifa etmek zorunda kalmış, Amerikan Hükümeti’ne de 4,5 milyar dolar ödemeyi kabul etmiştir., ayrıca’ı.
Bütün bunlar kurumların çalışanlarından bekledikleri etik ilke ve uygulamalara, kendilerinin iş yapma biçimlerinde yer vermediklerini göstermektedir. Ayrıca büyük medya kuruluşları da bu yolsuzlukları sıradan bir haber olarak duyurmanın ötesine geçmemeye özen göstermektedir. Oysa bu haberlere konu olan ayrıntıların açıklanması ve olayların arka planının ortaya konması, benzer girişimde bulunacakları caydırma özelliği taşımaktadır.
Sonuç
Theodore Roosevelt, “Bir insanı akıl yönünden eğitip ahlak yönünden eğitmemek, toplumun başına bir bela yetiştirmek demektir” demiştir. Büyük şirketlerin üst düzey yönetimindeki kişiler, rekabetçi dünyada kısa zamanda öne geçmek ve kendi primlerini yükseltmek için sonuca giden her yolu mubah saymaktadırlar. Ayrıca büyük şirketlerin para ve güç sahibi yöneticileri kendilerini kuralların ve yasaların üzerinde görerek, bir ölçüde “dokunulmaz” olduklarını düşünmektedirler. Şirketlerini felakete sürükleyen bu kararları alırken, bütün bu yöneticilerin, kendilerine ve çevrelerine açıkladıkları mantıki gerekçeler vardır. Oscar Wilde, “Namus sanat gibidir bir yere bir çizgi çizmeye benzer. Soru, çizginin nereden geçtiğidir.” demiştir.