Popüler Bilim Dergisinde Acar Baltaş

populer-bilim-dergisinde-acar-baltas

Astrolojinin Büyüsü

“İnsanlar, kendilerine duymak istedikleri şeyler söyleniyorsa kabullenmeye hazır olurlar.

Dünyaya geldiği sırada, gezegenlerin ve yıldızların konumunun insanın kişiliğini nasıl etkilediğini araştıran astroloji, bilimsel kanıtlara dayanmamasına rağmen çok popülerdir.

Ciddi yayınların, ekonomik nedenlerle devamlılığının olmadığından şikayet edilen Türkiye’de, her yıl çok sayıda astroloji kitabı basılmakta ve yüksek tirajla satılmaktadır. İstisnalar dışında hemen bütün gazetelerin fal köşeleri vardır. İnsanlar da büyük çoğunlukla günlük fallarını merakla okumakta ve tahminlere dayalı kişilik tanımlamalarını o an için onaylamaktadır.

Astrolojinin gazetelerin magazin sayfalarını süslemesinin ve günlük fallarıyla insanların kendisini eğlendirmesinin hiçbir sakıncası yoktur. Her yılbaşında burçlara göre yapılan yıllık tahminler hayata renk katar ve okunduktan birkaç dakika sonra unutulur.

Sosyal ortamlarda astrolojiye dayalı kişilik yorumları eğlendirir ve bu konunun meraklılarının ilgi toplamalarına imkan verir. Ancak zaman içinde astrolojinin iddiası insanları eğlendirme ve oyalama sınırlarını aşmaya başlamıştır.

“Yaşamınıza hala bir yön vermediğinizi mi düşünüyorsunuz?”,

“Para konusunda endişeleriniz mi var?”,

“En mutlu olmanız gereken zamanlarda içinizi bir hüzün mü kaplıyor?”,

“Aşkta aradığınızı bulamadınız mı?”,

“Geleceğiniz konusunda kaygılanıyor musunuz?”,

“Başkalarının sizden daha talihli olduğuna mı inanıyorsunuz?”

Bu sorulardan bir veya birkaçına “evet” diye cevap verdiyseniz, yardıma ihtiyacınız olduğu anlaşılır. Bu durumda size “kim”, “nasıl” yardım edebilir…

“Koşulları değiştirmek bizim elimizde değildir ama siz kendinizi tanıyıp anladığınızda sorunlarınızı halledebilir, hak ettiğiniz başarı ve mutluluğa kavuşabilirsiniz. Bu konuda size astroloji yardımcı olacaktır.”

İnsanları bu kitapları satın almaya, günlük fallarını okumaya, burçlarıyla ilgili kişilik yorumlarını büyük bir istekle izlemeye yönelten ve inançlarını bu ölçüde kuvvetlendiren nedir?

Size Kendinizi Tanıtalım

Astroloji konusundaki inancın ne kadar güçlü ve yaygın olduğunu, İstanbul Üniversitesinde ders verdiğim yıllarda, Psikolojiye Giriş dersinde “kişilik” konusunu işlerken fark ettim.

Sınıfımdaki öğrenciler arasında kişilik psikolojisinin kuramsal ve bilimsel temellerini, astroloji konusundaki bildikleriyle örtüştürmeye çalışan öğrencilerin çokluğu beni hayrete düşürmüştü.

Bunun üzerine öğrencilerimden doğum tarihlerini yıl, ay, gün ve saat olarak yazmalarını istedim ve bir sonraki hafta yetkili bir kişi tarafından yapılmış kişilik yorumlarını kendilerine getireceğimi söyledim. Daha sonra, popüler bir astroloji kitabından çeşitli burçlardan, çeşitli tutum ve kişilik tanımlamalarını içeren 15 ifade seçtim ve bunlara benzeyen 15 ifadeyi de kendim yazdım.

Aşağıdaki ifadeler bu çalışmadan alınmış örneklerdir:

  • Mantığınızın süzgecinden geçirdikten sonra, her türlü yeniliği kabule hazır olursunuz.
  • Sizi yeni tanıyanlar kolayca fark etmese bile, yakın dostlar arasında şakalaşmaktan ve onları güldürmekten hoşlanırsınız.
  • İçinizde, hem sakin, yumuşak, ilgi ve şefkat arayan bir çocuk, hem de ateşli, her an taşmaya hazır, çevresini kontrol altına almak isteyen, güçlü bir insan barındırmaktasınız.
  • Sevdikleriniz söz konusu olunca ve sizi kıskandıracak bir durum ortaya çıkınca, öfkenizin önünde durmak zordur.
  • Sevdiğiniz kişiyi başkalarıyla paylaşmaktan nefret edersiniz ve bunu dışarıya karşı belli edersiniz.
  • Bir şeyi aklınıza koyduğunuz zaman her türlü zorluğu göze alırsınız.
  • Bildiğiniz ve denediğiniz şeylerden çekinmezsiniz, ancak yeni bir konuya başlamak zamanınızı alır.
  • Kendi kendinizi eleştirme eğiliminiz vardır.
  • Duygularınıza kapılarak yaptığınız ani davranışlardan ötürü pişman olursunuz.

Bir hafta sonra her bir öğrenci için gelişigüzel seçtiğim on tane ifadeyi ve bunların geçerliliğini araştıran soruları özel bir zarf içerisinde kendilerine verdim. Öğrenciler, kendi kişilik, tanımlarıyla ilgili bilgileri arkadaşlarına göstermeden, soruları cevaplandırdılar.

Araştırmaya katılan öğrencilerin %89’u zarftan çıkan ve kendileri için gelişigüzel yapılmış kişilik tanımını, % 100-% 80 arasında değişen oranlarda kendilerine uygun buldular.

Ayrıntılarından arındırarak kısaca özetlediğim bu araştırma(1) bu alanda yapılan diğer araştırmalar gibi, insanların «genelleştirilmiş tanımları», kendi kişiliklerinin bir özeti gibi gördüklerini ortaya koymuştur.

Bu durumu, 1948 yılında yaptığı bir çalışmayla ilk ortaya koyan, psikolog B. R. Forer(2) olmuştur. İnsanlar, kendilerine duymak istedikleri şeyler söyleniyorsa kabullenmeye hazır olurlar.

B. Bernstein bu durumu, “Umut ve belirsizliğin yol açtığı güçlü psikolojik süreçler, İnsanların karakterlerini ve geleceklerini okuyan kişilerin, bu alandan ekmek yemelerini sağlamaktadır. İnsanlar, her gün karşılaştıkları birbiriyle ilintisiz gibi görünen şeylerden bir anlam çıkarmaya çalışır. Karmaşık olaylardan anlamlı bir senaryo çıkarmak için boşlukları doldurma konusunda öylesine ustayızdır ki, bazen saçmalıklara bile anlam atfederiz,” diyerek açıklamıştır.

Forer’in yaptığı ve benzer sonuçlar aldığı araştırmadan bu yana, 60 yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen insanların astrolojiye olan inançlarının kuvvetle devam etmesinin sebeplerinden biri, astrolojinin kullandığı kişilik tanım ve ifadelerinin yapısıdır.

Yukarıda örneğini verdiğim türden genel ifade ve tanımlamalar birçok insan için geçerli olduğundan, bireylere uygulandığında, “kişiye özel” olduğu yanılgısını doğurmaktadır.

Astrologların ve falcıların ortaya koyduğu kişilik tanımlamaların kabulü ve yaygınlığında, yapılan işlemin mistik niteliğinin de etkisi vardır.

Bunun dışında bazı falcılar, kişinin genel görünümünden ve tepkilerinden ustaca ipuçları toplarlar. Böylece, kişilik tanımının küçük bir kısmının şaşırtıcı bir isabeti, savunmasız durumdaki kişiyi, bütün değerlendirmeyi kabule hazır hale getirir.

Araştırma, Astrolojinin Saçma Olduğunu Kanıtlıyor

17 Ağustos 2003 tarihinde Londra’da yayınlanan Times of India gazetesi, yayımladığı bir yazının başlığını bu şekilde koymuştu.

Gazetenin haberine konu olan araştırma, Journal of Consciousness Studies adlı saygın bir yayından alınmıştı. 1958 yılında başlayıp 2003 yılına kadar devam eden ve astroloji konusunda yürütülen en titiz bilimsel çalışma, birkaç dakika arayla dünyaya gelmiş iki binden fazla insanın izlenmesine dayanıyordu.

Astrolojik yaklaşımlara göre bu insanların benzer özelliklere sahip olması gerekirdi. Araştırmacılar meslek, kaygı düzeyi, evlilik, saldırganlık özelliği, sosyallik, zeka düzeyi, sanat, spor, matematik yeteneği gibi astrologların doğum anında gezegenlerden dolayı ortaya çıktığını iddia ettikleri yüzden fazla özelliği incelediler.

“Zaman ikizleri” adı verilen bu kişiler arasında, bu anlamda bir benzerlik saptanamadı.

Araştırmanın analizini yapan Avustralyalı Geoffrey Dean, astrolojinin “kabul edilebilir” bir sistematiği olmadığını, dayandığı ilkelerin geçersiz ve birçok bilimsel testte başarısız olduğunu belirtti.

İnsanları yönlendirerek, yanlış inanışlara yol açan algı ve düşünce yanılgılarına “gizli ayartıcılar” adı verilmektedir. Gizli ayartıcılar, insan zihninin ürünü olan istatistikler ve çıkarımsal yargılardır. Astrologların ve insanların, bütün aleyhte kanıtlara rağmen, hala astrolojiye İnanmalarının arkasında bu gizli ayartıcılar vardır.

Gizli ayartıcıları anlamak için insan zihninin yapı ve çalışmasındaki temel ilkelerden biri olan seçici algıyı tanımak gerekir.

Seçici algı, kişinin olumlu kanıtları seçip ayırarak bunlara odaklanması ve hatırlaması, olumsuzları ise gözardı etmesidir. (Bu konuda daha fazla bilgi, insana ve işe Değer Katan Yeni İK kitabında bulunmaktadır, Remzi Kitabevi,2009)

Astrolojideki Büyü

Astroloji Çürütüldü(3) kitabının yazarı Lawrence E. Jerome, astrolojideki büyüyü şöyle anlatmaktadır:

“Okült bilimler içinde en bilimsel görüneni astrolojidir. Astrologların horoskopları yıldız ve gezegen konumlarını dikkate alarak oluşturulur.

Bunun için Zodyak işaretlerinin ve gezegenlerin konumlarının, astronomik çizelgelerden astroloğun horoskobuna ayrıntılı hesaplamalar sonunda dönüştürülmesi gerekir. Yerel zamanın Greenwich ortalama zamanına, onun da diğer çizelgeler yardımıyla yıldız zamanına dönüştürülmesi gerekir.

Bütün bu işlemler astrolojinin çok bilimsel görünmesine yardım eder. Nasıl gazino sihirbazı, bir dizi törensel el kol devinimleriyle izleyicilerin dikkatini başka yöne çekerse, astrolog da kendi büyüsünü horoskop haritasının ardına gizler.

Astrolojik büyü horoskobun hazırlanmasından çok sonra, haritanın yorumlanmaya başlamasıyla başlar.

Astrolojinin büyüsü onun yorumlarındadır. Büyü, gezegen ‘etkilerinin’ belirlenmesiyle, Zodyak işaretleri ile yerdeki olaylar arasında gizemli ilişkilerin kurulmasıyla başlar. Astrolojinin lafebeliği, ‘Gökyüzünde olduğu gibi, yerde de…’ diye başlar. Yıldızlarda ‘yazılı’ olan her şey buraya, yere de ‘yansır. İnsanoğlu, ‘makrokozmozun’ ‘mikrokozmik’ modelidir, biçiminde sürer.”

Geçmiş yıllardan bir yorum:

“12 Ocak’ta Uranüs Kova burcuna girecek ve bu giriş yeni bir çağın şafak vakti olacak.” Bu ifadedeki kesinliğe bakar mısınız?

Şimdi de bu yıl ülkemizden bir yorum:

“Venüs geri giderken estetik ameliyatı olmayın. Bu yaz evlenmeyi düşünenlerin Venüs’ün geri hareketini hesaba katmaları kendileri için faydalı olabilir. Gezegenler geri gittikleri zaman kendi güçlerinden kaybeder ve doğallıklarını yitirirler…”

Bu ifadeleri mantık temelinde ele alıp herhangi bir yorum yapmaya çalışmak ne ölçüde anlamlı olur bilemiyorum. Sadece, bilimselliğin ölçütlerinden birini, “tersi ileri sürülemeyecek” hiçbir iddianın bilimsel olamayacağını hatırlatmak yeterli olacaktır.

Yine sözü L. E. Jeroma’a bırakalım:

“Çağlar boyunca süren lafazanlıkların bir bölümü bunlardır. Bu lafazanlıklar astrolojinin temelinde gizlenmiş olan gizemli ilişkileri parlatıyor, göz kamaştırıcı bu parıltılar da gerçeklerin örtülmesine neden oluyordu. Gezegenler ve yıldızlar göreve daima hazırdır ve horoskoplar her zaman çizilebilir.”

Astroloji konusu insanların bir bölümü için bir ilgi konusu olmanın ötesine geçmiş, adeta bir inanca dönüşmüştür. İnançlar, doğruluğunu sorgulanmadığımız kabullerdir ve insanın bilincinin derinlerinde yer alır.

Bu nedenle de inançlarımız her türlü karşı ve mantıklı kanıta dirençlidir. Herhangi bir kişinin ileri sürülen mantıklı ve sağlam kanıtlar karşısında milliyetini, dinini veya tuttuğu takımı değiştirmesini bekleyemeyiz.

Bu konuya bağlananlar için de astroloji benzer özellik taşımaktadır.

Hayatta meydana gelen ve nedenini tam olarak kavrayamadığımız ve şüphe duyduğumuz birçok konu vardır.

Akılcı temele oturtamadığımız her türlü şüphe, astrolojinin lehine yorumlanmaktadır. Astroloji “uzmanları”, hiç durmadan konuşarak ve birbiriyle ilgisiz bilgi yığınını kendi görüşlerinin kanıtıymış gibi ortaya koyarak, insanların zihinlerine şüphe tohumları ekmeyi başarırlar.

Kaynak

1. Baltaş, A., “Astrolojik tanımlardaki gerçek payı”, XXIV. Ulusal Psikiyatri ve Nörolojik bilimler kongresi bilimsel çalışmaları kitabı, GATA, Ankara, s. 13, 1988.
2. Forer, B. R., The Fallacy of Personal Validation: A Classroom Demostration of Gullibility, journal of Abnormal and Social Psychology, 44: 118-123, 1949.
3. Jerome, Lawrence E., Astroloji Çürütüldü, G.M. Matbaacılık ve Tic. A.Ş, s. 53, 2009.

Sending
User Review
5 (1 vote)

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.