Salesmax Dergisinde Acar Baltaş
|21.Yüzyılda yeni alışkanlıklar
“İnsanlar neden çalışır?” sorusunun bir çok kişi için akla gelen ilk cevabı “Para için” olsa bile gerçek bu değildir. Çalışmak insanın güç ihtiyacını, başarı ihtiyacını, ait olma ihtiyacını karşılar. Çalışma insan hayatına anlam katar. Çalışmak kişiye gücünün sınırlarını tanıtır, kendini değerli hissetmesine yardımcı olur ve özsaygısını geliştirir. Freud sağlıklılığı, 70 yıl önce “Yapacak bir iş, sevecek bir eş” olarak tanımlamıştı.
Özel şirketlerde çalışanlar ortalama günde 10-12 saatlerini çalışma ortamında geçirirler. Büyük şehirlerde işe geliş ve dönüş süresi de 2-3 saat arasında değişir. Böylece gerçek bir iş ortamında çalışan, sağlıklı insanlar, haftada 5-6 günlerini ve her gün 12-15 saat arasında en ayık ve uyanık oldukları süreyi, iş ve işle ilgili olarak kullanırlar. Buna, kendilerine ayırmak zorunda oldukları ortalama bir saatlik bir kişisel bakım süresi de eklendiğinde geriye kalan zaman hayal kırıklığı yaratabilir. Kişinin sevdiği insanlara ve seçtiği etkinliklere yorgun ve bazen tükenmiş olduğu sadece 1-3 saatlik bir süresi kalmaktadır.
Bir iş günü sabah saate bakıp “bir akşam olsa “ demek, veya pazartesi günü, “bir cuma gelse” demek, gerçekte “bir an önce ölsem” demektir. Hayat özel anlam verilen zamanları yaşama süresi değildir. “Hayat büyük olayları beklerken arada geçen zaman” olmamalıdır. Bunun için yaşanılan her “an” a anlam yüklemek ve yaşamaktan zevk almak için de çalışmaktan zevk almak gerekir. Yapılan işten zevk almak ancak işe karşı olan tutumu değiştirmekle mümkündür. Bir insan ancak başarılı olduğu etkinliği sever.
Büyük Değişim
21. yüzyıl büyük bir değişim ve dönüşümün yaşanacağı bir dönemeç olacaktır. Değişim hızlanarak devam edecektir. Mesleki geleceğini ve umutlarını bu yüzyılda gerçekleştirme beklentisi içinde olanların, kendilerini başarıya götürecek yeni iş alışkanlıkları geliştirmeleri ve zihin haritalarını yeniden yapılandırmaları gerekmektedir. Çünkü üçüncü bin yılda iş hayatının yapısındaki temel değişiklik, teknolojik ve beceri geliştirmeye yönelik olmaktan çok, değer sistemi ve zihin haritalarıyla ilgili olacaktır.
Bunun için çok iyi bir satranç oyuncusu olduğunuzu ve birdenbire önünüzdeki satranç tahtasını kaldırdıklarını ve bir video oyunu koyduklarını düşünün. Satranç oyununda başarılı olabilmek için “düşünmek”, “strateji geliştirmek” ve “planlamak” gerekir. Oysa bir “joystick” ile oynamak zorunda olduğunuz video oyununda, başarılı olabilmek için “hız”, “sürekli değişen şartlara uyum” ve “anında tepki” vermeye ihtiyaç vardır.
İkinci oyun birinci oyundan daha zor olmayıp sadece daha farklıdır. Bunun için eski alışkanlıkların dışında düşünmek ve farklı bakış açısı geliştirmek gerekir. Istanbul’un 20 yıl önceki şehir haritası ile bugün Istanbul’da yol bulmak nasıl imkansızsa, geçmiş alışkanlıklarla daha çok çalışıyor olmak da başarısız olmayı engellemez.
Hayat Kolaylaşıyor
Burada ilginç olan iş hayatının zorlaşmakta değil, kolaylaşmakta olmasıdır. Ancak iş hayatının geçmişte olduğundan farklı olması bizim onu karmaşık olarak algılamamıza yol açmaktadır. Bundan 30 yıl önce sözü edilen “robot” devri bugün yaşanmaktadır. Haftalık programlanabilen televizyonlar, bilgisayarlar, otomatik çamaşır makineleri, mikrodalga fırınlar, üretim hatlarında kullanılan bilgisayar programları, sözü edilen robotların işlevlerini üstlenmektedir. Geçmişte bu gelişimin insanları işsiz ve işlevsiz bırakılacağı düşünülüyordu. Ancak sanıldığı gibi bugün insanların işsiz ve işlevsiz oldukları bir dünyada değil, insanların farklı işlevler üstlendikleri bir dünyada yaşamaktayız.
Yöneticilerin enerji ve dikkatlerini iş sonuçlarına odaklanmalarının yanı sıra bireyin ve ekibin getirdiği sorunlara ilgi göstermeleri ve zaman ayırmaları çağdaş yöneticilik rolünün bir parçasıdır. Geçmişte bir yöneticinin astlarına “neyi nasıl yapması gerektiğini” söylemesi doğal karşılanırken bugün çağdaş yöneticinin “bunları söyletmesi gerekmektedir. Bunun için de farklı beceri ve niteliklerin kazanılmasına ihtiyaç vardır. Benzer şekilde yöneticinin, iş sonuçlarını gerçekleştirme “tarzı” ve “tutum”u, bir başka deyişle, ”ne yaptığı” kadar “nasıl yaptığı” onun kariyer ufuklarının sınırını çizer.
Sonuç
Sevgili okuyucular, yukarıda sıralanan değişikliklere ayak uyduramadığımız zaman akşam evimize yorgun, sıkkın, bıkkın yenik dönmemiz ve evde canımızın daha da sıkılmaya devam etmesi kaçınılmaz olmaktadır.
Yapılması gereken 21. yüzyılın bize getireceği ufuklarda korkusuzca yelken açabilmek için olaylara farklı psikolojik gözlüklerle bakmak, farklı düşünmek güçlü olduğumuz yanımızı yansıttığımız bir işi yapmak ve önümüzdeki farklı dünyayı görebilmektir.