İş Görüşmelerinde Gerçeği Çarpıtmak
Bir yabancı meslektaşım, CV hazırlama ve işe alım görüşmelerini, “kişinin mükemmelliğe en çok yaklaştığı an” olarak değerlendirmişti. Bu söz benim için “zihin açıcı” oldu. Eş arama sitelerindeki özellikler ve iş başvurularındaki özgeçmişler arasında hayret edilecek benzerlikler olduğunu gördüm. Her ikisinde de, böyle bir insanın neden hâlâ sıkı sıkıya sahiplenilmediğine akıl erdirmek zordur.
İnsanların gerçeği kendilerine göre çarpıtmak ve kendilerini olduğundan daha iyi görmek ve göstermek konusunda inanılmaz bir yetenekleri vardır. Konunun biraz daha iyi anlaşılmasını sağlamak için bir araştırmayı kısaca özetlemek istiyorum.
Seattle’da iki psikiyatri uzmanı elli sürücüye şu soruyu sormuşlar: ”En son direksiyonda olduğunuzda sürüş becerinizi, dikkatinizi ve ruhsal durumunuzu nasıl değerlendirirsiniz?” Sürücülerin büyük çoğunluğu, kendilerini ve durumlarını “iyi” veya “çok iyi” olarak değerlendirmişler. Ancak durumu fazlasıyla ilginç kılan, bu görüşmelerin hastanede yapılıyor olması ve sürücülerin ambulansla getirilmiş olmalarıydı. Polis raporlarına göre, sürücülerin üçte ikisi yaptıkları hatadan bütünüyle sorumluydular. Yarısından fazlasının arabası tekrar kullanılamayacak durumdaydı ve yarısına yakını mahkemeden mahkumiyetle çıkacaktı. Elli sürücü arasında sadece beş sürücü, “kısmen” hatalı olduğunu kabul etmişti.
Sizce sürücülerin böyle hayal dünyasında olmalarının ve kendilerini bu kadar hatalı değerlendirmelerinin özel bir nedeni var mıydı? Belki hayret edeceksiniz ama, bu sorunun cevabı, bu tutumun “normal” insan davranışı olmasıdır.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, insana özgü olan bu “normal” davranış, işe alımlarda ve özel yetenek arayışlarında kurumlara maliyeti öngörülemeyecek kadar büyük olan sonuçlar doğurmaktadır. İnsanların büyük bir bölümü kendileri için çok önem taşıyan bir seçim süreciyle karşılaştıklarında, gerçeği “normal” sınırların ötesinde çarpıtmakta ve yalan sınırına giren beyanlarda bulunabilmektedir.
İnsanlar Neden Yalan Söyler?
“Hata insana mahsustur”. Hepimiz ilkokul yıllarından başlayarak bu sözü işiterek büyümüşüzdür. Ancak insana ait bir özellik daha vardır ki, hata yapmaktan ve özellikle de hatalı görünmekten nefret ederiz. Hata yaptığımız zaman da, hatamızı örtmek için budalaca da olsa bunu örtmeye çalışırız. Hepimiz çevremizdeki son derece akıllı insanların, mahçup olmamak veya sıkıntı verici bir durumdan kurtulmak ve hatalarını örtmek için gösterdikleri çocukça mazeretlere tanık olmuşuzdur. Özgeçmiş hazırlamak ve iş görüşmesine katılmak kişinin gerçekleri kendince yorumlamasına en geniş imkânı veren durumlardır.
Beden dili ve yalan üzerinde araştırmalar yapan Kaliforniya Üniversitesi’nden Paul Ekman, insanların yalan söyleme nedenlerini şöyle sıralamıştır:
- Cezadan kaçınmak
- Başka türlü ulaşamayacakları bir ödülü elde etmek
- Bir başkasını cezadan kurtarmak
- Başkalarının hayranlığını kazanmak
- Mahcup olmaktan kaçınmak
- Mahremiyetini korumak
- Başkaları üzerinde güç sahibi olmak
- Sosyal olarak zor bir durumdan kurtulmak
- Kendini bir tehdit veya bedensel zarardan kurtarmak
İş görüşmelerinde söylenen yalanlar veya gerçeğin bir bölümünün veya tamamının çarpıtılması veya saklanması, yukarıda sıralanan maddelerin en sonuncu sırasında yer alan “fiziksel zarardan korunmak” hariç, hepsini kapsamaktadır. Konunun daha ilginç olan yönü ise, gerçeğin çarpıtılmasının sadece işe başvuran kişi için değil, görüşmeyi yapan kişi için de geçerli olmasıdır. Adayın işi almak konusunda bir nedeni varken, görüşmeyi yapanın iki nedeni vardır. Birincisi kurum veya işle ilgili gerçekleri saptırmak konusunda; ikincisi uygun olmayan adayı seçtiğinde mahcup olmamak için kendini haklı gösterecek nedenler bulmak konusunda.
Türkçeye tercümesi gerçeği bütünüyle yansıttığı ve bu nedenle de kaba kaçtığı için İngilizce olarak kullanılmaya özen gösterilen “headhunting” işini yapanlar, adaylarının hayat hikayelerini müşterilerinin hoşuna gidecek şekilde makyajlamak konusunda, yıllar içinde büyük uzmanlık kazanmışlardır. İşe alımlarda headhunting kuruluşlarının panel düzeninde konuştukları bir toplantıda konuşmacılardan biri dinleyicilere, “işe ihtiyaçları olmadan kendilerine başvurmalarının daha doğru olduğunu” söylemişti. Ben de, “bu durumun evliliğini sürdürürken bir eş arama sitesine başvurmaktan ne farkı olduğunu” sormuştum. Aldığım cevap salondakileri kahkahaya boğmuştu. “Eşi kıymetini bilmiyorsa kişinin arayış içinde olması normaldir”. Bu cevap gerçekte iş arama sırasında konuya dâhil olan tarafların etik standartları konusunda fikir vermektedir.
Sonuç
İşe uygun insanı seçmek son derece zahmetli ve karmaşık bir süreçtir. Bunun nedeni konuya dâhil olan tarafların bütününün gerçeği olduğundan farklı yorumlamak konusunda kendilerine göre nedenlerinin olmasıdır.
User Review
0 (0 votes)Related Posts
-
Eğitim Dünyasında Hevesler
1 Yorum | Nis 26, 2006
-
Liderlik Eğitimleri Neden Beklenen Sonucu Vermiyor?
Yorum yapılmamış | Ağu 30, 2023
-
Günü Değil “Yarını Yakala”
Yorum yapılmamış | Ağu 15, 2010
-
Performansı Değerli Kılma Süreci
Yorum yapılmamış | Eki 12, 2002
About The Author
acarbaltascom
Add a Comment
Yanıtı iptal et
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.
Doğru bir tespit ve en çarpıcı olanı işe alan tarafında gerçeği istemek konusunda ısrarcı olmaması.
YALAN BEYAN YALAN BEYANLAR EVET EVET…!. 😉 🙂
Teşekkürler üstadım, biraz klasik olacak ama iyi ki varsınız. Bayramınızı şimdiden kutlarım.
Değerli Acar Hocam,
20 yılı aşkın üst düzey profesyonel deneyimden sonra iş hayatından duygusal yorgunluk ve yıpranmışlık yüzünden ayrıldım. Headhunter şirketlerden bir çoğuyla deneyimim oldu. Profesyonel hayatta bir beyaz yakalı olarak yaşadıklarımı anlattığım (henüz yayınlanmayan) “Cebimde bir kuruş vardı, onu da dilek havuzuna attım” adlı kitabımda headhunter şirketlerle ilgili aynen şu yazıyor: “Hizmetleri 3 aşamalıdır. 1. İşi adaya sat 2. Adayı şirkete sat 3. Ortadan kaybol” Sonuçta gördüm ki bu şirketler için bizler birer “mal”ız ve iş de basit bir satış işidir. Başarıyı Servet-Kudret-Şöhret karanlık üçgeninde tarifleyen ve ölçümleyen sisteme sırtlarını dayayıp yaptıklarını haklı gösterecek argümanlar kullanacaklar elbette.
Ben profesyonel dünyadan çıktığımdan beri bu sistemi değiştirmek için; BAŞARIyı yeniden tariflemek için Son Okul (sonokul.com) ile üniversitelerde ve sosyal platformlarda konuşmalar yapıyor, yazılar yazıyorum.
Sizi sürekli izliyor ve dinliyorum. Aynı şeyleri düşünmekten, yazmaktan ve konuşmaktan onur ve mutluluk duyuyorum.
Sizinle ilk kez 1998’de Unilever’de Kazakistan-Kırgızistan ülke müdürüyken ekip olarak aldığımız bir eğitimde tanışmıştık.
Yıllar geçti ve ben zamanda demlendim, değiştim. Şimdi iyi bir öğrenciniz olmaya gayret ediyorum.
İyi ki varsınız!