Sahip olmanın dayanılmaz üstünlüğü
|İnsanlar kendileri için zor veya öngöremedikleri bir konuda karar vermeleri gerektiğinde kararsız kalırlar ve hiçbir şey yapmamayı seçerler. Çünkü bir şeyi elden çıkarmak ve sonra onun daha fazla değer kazandığını görmenin pişmanlığı insanı korkutur
Halk arasında bilinen bir hikayedir. Kayserili’ye bir malın fiyatını sormuşlar. Kayserili de soruya başka bir soruyla karşılık vermiş. “Alırken mi, satarken mi?” Kayserililerin uyanıklığına atfedilen bu özellik sadece Kayserililere özgü değil, insanoğluna özgü çok temel bir özelliği yansıtıyor. Belki bunun tek istisnası altındır. Altının hikayesi, yontma taş devrine dayanır. Bu döneme ait mağaralarda keşfedilen doğal altın parçalarının geçmişi, milattan önce 40.000’i işaret etse de altının ilk kez insanlar tarafından kullanılması yaklaşık 37 bin yıl sonra eski Mısır’da gerçekleşti. Altın, Mısırlıların dini ve gündelik yaşamında çok değerli görülürdü. Mücevherden Büyük Piramitler’in mezar taşlarına ve Kral Tut’ın cenaze maskesine kadar her şey altından yapılmıştı. Mısırlılar, altın madenlerini bulabilecekleri yerler ve krallığın dört bir yanındaki en iyi altın yatakları hakkında bilgi veren ayrıntılı haritalar da oluşturmuşlardı. Ancak altını çok sevseler de hiçbir zaman ticari amaçla kullanmadılar. Tüm bunlar, altının resmi bir parasal değeri olmadığı ancak yine de yüksek talep uyandırdığı bir dönemi işaret ediyordu. Parlaklığı ve kararmaya karşı olan direnci, bu değerli metali zaman içinde ideal bir mücevher kaynağı ve nihayetinde geçerli bir para birimi haline getirdi. Güzelliği ve nadir oluşundan ötürü altın, onu elde edebilen hemen her kültürde asaletin ve cazibenin sembolü oldu. Amerika Kıtası Batılılar tarafından istila edildiğinde gemicilerin ilk dikkatini çeken, yerlilerin sahip oldukları altın obje ve süslemelerdi. Bir bakıma bugün Orta Doğu’nun laneti olan petrol, 16 ve 17’nci yüzyılda orta Amerika’nın laneti olmuş ve o bölge yerlilerinin katliamına yol açmıştı.
Sahiplik Duygusu
Herhangi bir nesneye yakın olmak, ona sahip olmak veya sahip olma ihtimali, ona bağlanmaya yol açar. Öğrencilik yıllarımda Türk turist gruplarıyla Avrupa’da yolculuk yapmıştım. Bu dönemde Amsterdam’da pırlanta, Helsinki ve Londra’da kürk satan satıcıların, alıcıların parmağına yüzükleri takmak, kürkü giymek konusundaki ısrarlarına hayret etmiştim. İnsan bir kere bir nesnenin kendisine ait olduğunu (veya bu örnekte olduğu gibi olabileceğini) düşündüğünde bir sahiplik duygusu geliştirir. Ondan sonra da bundan ayrılmak, bir kopma ve kaybetme duygusu (kaygısı) yaratır ve böylece kişi kayba odaklanır. Otomobil satıcılarının test sürüşü yaptırmalarının nedeni de budur. Para iade garantisi ile yapılan satışlarda da benzer bir mekanizma işler, özellikle halı, piyano ve bazı mücevher satıcıları iade garantisi ile mal satarlar. Bu tür satışlarda geri dönüş yok denecek kadar azdır. Sadece bu tür büyük ürünler değil, aynı zamanda TV aracılığıyla ve posta yoluyla yapılan satışlarda da ürün iade oranı çok düşüktür. Türkiye’de ilk kez, perakende sektöründe Cem Boyner, Beymen’de hem satışlarında artış sağladı hem de sektöre örnek oldu. İnsanlar sahip oldukları herhangi bir şeyi satışa çıkardıkları zaman bu ister ev, ister araba olsun ona farklı bir gözle bakarlar ve alıcının da aynı gözle bakacağını kabul ederler. Buna göre de fiyat belirlerler. Ayrıca sadece o ürüne yaptıkları masrafın değil, ona verdikleri emeği ve duygusal yatırımı da satış fiyatına dâhil ederler. Oysa bütün bunların alıcı için hiçbir anlamı yoktur. Buna karşılık alıcılar, evdeki rutubeti, dolapların kapaklarının düşük olduğunu görür veya arabanın tamponundaki çiziği fark eder veya gıcırdayan ön takımların sesini duyarlar.
Pişmanlık Yaşama Endişesi
Sahiplik duygusunun yaşandığı ilginç alanlardan biri de internetteki online ve canlı olarak yapılan açık artırmalardır. Uzun süre en yüksek teklifi verenler, en güçlü sahiplik duygusunu yaşarlar ve başlangıçta kendilerine koydukları sınırların ötesine geçerler. Benzer durum finans piyasalarına yapılan yatırımlar için de geçerlidir. İnsanlar bir kere bir yatırım yaptıklarında sadece paralarını yatırmış olmaz, aynı zamanda kendilerini de o yatırımın parçası olarak hissederler. Haifa Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, katılımcılara yaklaşık 25 dolar tutarında bir ikramiye kazanma şansı veren biletler ücretsiz olarak dağıtılmıştır. Katılımcıların yüzde 80’i her biletin kazanma şansının eşit olduğunu düşünmüş, yüzde 10’u kendi biletlerinin daha fazla, yüzde 10’u da daha az kazanma şansı olduğuna inandıklarını belirtmişlerdir. Ancak 6 bilet sahibinden 5’i biletini değiştirmeyi kabul etmemiştir. İlginç olan biletlerin daha düşük bir kazanma şansı olduğunda insanların yüzde 67’sinin de biletlerini değiştirmeye yanaşmamış olmasıdır. Emeklilik fonlarına yatırım yapanların ezici çoğunluğu da hayatları boyunca ilk seçtikleri planın dışına çıkmazlar. Oysa yatırımcılar tarafından bir fonu seçme nedeni olarak, çok kere ‘dilediğinde değişim yapma şansı’ gösterilir.
Sahiplik duygusu sadece yatırım veya nesne gibi paraya bağlı konularla ilgili değildir. İnsanlar bir kere bir fikri savunmaya başlarlarsa, tartışma ne kadar uzarsa, diğer bakış açılarını anlayarak ikna olmak yerine, kendi fikirlerinden daha fazla emin olurlar ve daha şiddetle savunurlar. Bunun nedeni, pişmanlık yaşama endişesidir. İnsanlar kendileri için zor veya öngöremedikleri bir konuda karar vermeleri gerektiğinde kararsız kalırlar ve hiçbir şey yapmamayı seçerler. Çünkü bir şeyi elden çıkarmak ve sonra onun daha fazla değer kazandığını görmenin pişmanlığı insanı korkutur. İnsanlar bu noktada kazanacaklarından çok kaybedeceklerine odaklanırlar ve vazgeçip pişman olmaktansa, elde tutup sonuçlarına katlanmaya razı olurlar.
Altının Güncel Konumu
Günümüzde ise altına yatırım yapmak için dört sebep öne çıkıyor: 1) Yeryüzünde sınırlı altın stoku bulunuyor. 2) Tüm dünyada fiziken aynı değeri ve standart ağırlığı elinde bulunduruyor. 3) Altın, finansal olarak anında satın alım gücüne sahip. 4) Bireysel yatırımcı için altın ticareti yapmak kolaylaştı.
Altının değeri, duygusal, kültürel ve finansal açıdan çeşitleniyor ve dünya genelinde insanlar, çeşitli ulusal sosyo-kültürel faktörlerden, yerel piyasa koşullarından ve daha geniş makro ekonomik faktörlerden etkilenerek farklı nedenlerden dolayı altın alıyorlar. Altının kuyumculuk, teknoloji, bankacılık ve yatırım alanlarında çeşitli kullanımları, altın piyasasının farklı sektörlerinin küresel ekonomik döngünün farklı noktalarında öne çıkması anlamına geliyor. Altın piyasasının bu talep çeşitliliği ve kendi kendini dengeleyen yapısı, bir yatırım varlığı olarak altının sağlam niteliklerini destekliyor. Altın artık tarihteki geçmiş zamanlardan çok daha fazla sayıda farklı tüketici ve yatırımcı tarafından satın alınıyor. 1970’lerin başından bu yana, yıllık üretilen altın hacmi üç katına, alınan altın miktarı ise dört katına çıktı. Küresel altın talebi, 2019 yılının ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 7 artarak 1.053.3 tona yükseldi. Ülkemizdeki altın üretimi tüketiminden fazla ve Türkiye dünyanın en önemli altın ihracatçıları arasında yer alıyor.
Sonuç
Dünyada değeri en az değişen para birimleri dolar, Euro, İngiliz Sterlini, Japon Yeni ve İsviçre Frangı’dır. Yakın zamanda dolaşıma girmeye çalışan bitcoin benzeri araçlar, bir merkez bankası tarafından desteklenmediği için bütünüyle spekülatif nitelik taşıyor. Küresel fırtınalar, bu para birimlerinde değişiklik yaptığında spekülatif değişiklikler bu paraların değerini erozyona uğratır. Buna karşılık altın özellikle bu dönemlerde servetlerini korumak isteyenler için güvenli bir psikolojik limandır ve daha uzun yıllar böyle olma özelliğini korumaya devam edecek gibi gözüküyor.
Kaynaklar:
M.B Hillel, M. ve Neter, E. Why are people reluctant to Exchange lottery tickets?, Journal of Personality and Social Pyschology Vol.7 No. 1(1996)
Dan Ariely, Predictably Irrational HarperCollins, 2008
https://www.providentmetals.com/knowledge-center/collectible-coins/gold-history.html
https://goldprice.com/project/the-history-of-gold/
https://www.gold.org/
https://www.mta.gov.tr/v3.0/sayfalar/bilgi-merkezi/maden-serisi/Altin.pdf