Diploma Hayat Başarısı Getirmiyor
|Düzenli olarak iki haftada bir gönderdiğim Çarşamba yazılarının sonucunda üzerinde çalıştığım yeni kitabımın içeriğinden seçtiğim sağlıklı ve uzun yaşamla ilgili bilgiler göndereceğimi yazmıştım. Ancak üniversite giriş sınavların birçok ailenin gündemini işgal ettiğini ve bu seçimin “ölüm-yaşam” önem derecesine yükseltildiğini gördüğüm için geniş şekli Harvard Business Review’un Mayıs 2019 sayısında yayınlanan Üniversite eğitiminin günümüzdeki geçerliliğini sorguladığım yazının bu Çarşamba’nın gönderisi olmasının daha uygun olacağını düşündüm.
İşlerin ve mesleklerin büyük dönüşüm gösterdiği ve giderek bu dönüşümün varacağı noktaların ön görülemez olduğu günümüzde, geçen yüzyıla ait bilgileri veren üniversitelerin diplomalarının gerekli olduğu anlayışı daha kuvvetle sorgulanmaktadır. Dünya 15. yüzyıla kadar devam eden Homeros’un temsil ettiği sözlü kültür döneminden, matbaanın icadının temsil ettiği Gutenberg’in kitap dönemine geçmiştir. Ancak bugün Bill Gates’le temsil edilen dijital dönemde yaşıyoruz. Böylece sözden yazıya ve kitaba, yazı ve kitaptan da yazılım ve ekran çağına geçmiş bulunuyoruz.1
Gelecek ön görüleri
Yirmi yıl sonra bugün var olan iş ve mesleklerin ne kadarının varlığını sürdüreceğini, yeni mesleklerin ve iş alanlarının neler olacağını kimse bilmiyor. Ancak herkes bütün iş ve mesleklerin dönüşüm geçireceğinde hemfikir. Harari’ye göre dört temel yetkinliğe sahip olanlar bu dönüşüm sürecinde ayakta kalacaklar. Bu yetkinlikler,ilişki yönetimi, iş birliği, eleştirel düşünce ve yaratıcılık. Üzerinde biraz düşünürsek bunlara öz yeterlilik (self- efficacy) ve yılmazlığı (resilience) da ekleyebiliriz. Yılmazlık sorunla karşılaşan kişinin yeni bir yol izleyerek sorunu çözmek için girişimde bulunmasıdır. Bu çözümlerin başarıya ulaşması kişiye öz yeterlilik kazandırır. Hiç şüphesiz değişimin ivme kazanarak geliştiği bir çağda merak ve öğrenmeye açıklık da büyük rol oynayacak. Bu özelliklere mutlaka değişime uyum sağlamayı ve belirsiz ortamda akıl ve ruh sağlığını korumayı da ekleyebiliriz.
NASA’nın 2037 için Mars’ta planladığı çalışmaları dramatize eden 2017 belgeselinde, insan ilişkilerinden kaynaklanan bir sorunun bir füzenin patlaması kadar ağır sonuçları olacağı belirtilmektedir. Bu nedenle uyum yeteneği yüksek ve uzun süreli yoksunluk koşullarına dayanabilecek insanların özelliklerini anlayabilmek için seçmedikleri insanlarla yaşamaları ve zorunlu günlük programa bağlı yaşamaları üzerinde çalışılmaktadır.2
Dünya bir taraftan çok büyük bir değişimin içinde ilerlerken, insan bütün bunları 200 bin yıl önceki bir donanıma sahip beyni ile yürütüyor. Anlaşılan bir süre daha yeni yolun bir bölümünü eski ayakkabılarla yürümeye devam edeceğiz. Yapay zekânın da bir üst sürümü gelinceye kadar, bu büyük değişimi eski donanım ile sürdürmek zorunda olmak da Homo Sapiens’in son kuşağını oluşturan 21.yy insanlarının mücadelesi olacak.
Bütün bunların yanı sıra on yıl içinde gözümüze takacağımız merceklerle buluttaki bilgilere ulaşmanın hayal olmadığını biliyoruz. Böyle bir durumda gençlere bilgi kazandırmaya dönük eğitim anlayışının hiçbir anlamı olamayacağı aşikardır. Kazanılması gereken ve kara beceri (black skill) olarak adlandırılan özellik, robot, yapay zekâ ve makinelerden fışkıran verilerden anlam çıkartabilmektir. Böylece hangi bilgilere sahip olmak gerektiği ve bu bunların nasıl kullanacağını bilmek önem kazanacaktır. Paralı üniversite eğitimlerinin önündeki büyük engel, kitlesel açık ağ üzerinden sunulan kurslar (MOOC / Massive Open Online Courses) ve uygulamalardır. Yapılan araştırmaların sonuçları değerlendirildiğinde, MOOC’ların, yüksek öğrenimdeki çeşitli işletme modellerini netleştirmenin yanı sıra, yaşam boyu öğrenme, mesleki yeterlilik geliştirme gibi çeşitli alanlardaki yararlarını ortaya koymuştur.3 Ayrıca Khan Academy ve Coursera gibi uygulamalar son derece değerli ve yapılandırılmış programlar sunmaktadır. Bunlara ek olarak Ray Kurzweil’in Singularity Üniversitesi bir devrimi başlatma potansiyelindedir. Üniversitenin vaadi, küresel liderleri ve kurumları geleceğe hazırlamaktır. Üssel teknolojinin fırsatlarını ve uygulama alanlarını keşfetmeyi, geleceği şekillendiren küresel bir ekosisteme bağlanmayı ve dünyanın en acil sorunlarını çözmeyi amaçlamaktadır.4
Geleceğin ihtiyacıyla uyumlu olmayan eğitim yaklaşımı
Dünya böyle bir rotada ilerlerken yirmi yıl sonra hayatın içinde olacak ve bir bölümü de yönetim basamaklarına gelecek olan çocukları ve gençleri nasıl eğitiyoruz? Bir başka ifadeyle eğitim sistemi bir bütün olarak (eğitim hizmeti sunan okullar, eğitim yöneticileri, öğretmenler ve aileler) bu dünyaya nasıl hazırlanıyor?
Üniversite ve yüksek okul eğitimlerinin mezunları iş hayatına yeterince hazırlamadığı konusunda öteden beri süregelen şikâyetler, günümüzde yeni teknolojilerin devreye girmesiyle yüksek sesle dile getirilmeye başladı. 25-34 yaşında olanların OECD ülkelerinde yüzde 40’ı, ABD’de yüzde 50’si üniversite mezunu. Üniversite diploması, mezun sayısı daha az olduğu için Afrika ülkelerinde sahiplerine daha fazla, buna karşılık nüfusun büyük çoğunluğunun diplomalı olması nedeniyle İskandinav ülkelerinde daha az katma değer yaratmaktadır. Diğer taraftan diplomalı genç sayısının artması, işin niteliğinden ve gerekliliğinden bağımsız olarak, işverenlerin bu yönde talepte bulunmalarına neden olmaktadır.5
Meta analize dayanan çalışmalar, eğitim düzeyi ile iş performansı arasındaki ilişkinin zayıf olduğunu ve hatta IQ puanlarının iş performansının daha iyi bir belirleyicisi olduğunu ortaya koymaktadır. Çünkü akademik dereceler kişinin eğitim aldığı süreyi, buna karşılık IQ testleri kişinin sahip olduğu öğrenme, akıl yürütme ve mantıklı düşünme becerisini yansıtır.6
Ülkemizde sayıları giderek artan özel üniversitelerin tümü öğrencilerini hayata hazırladıklarını iddia ediyor. Diğer taraftan çocukları üniversite sınavlarına hazırlayan özel okulların tümü verdikleri eğitimin öğrencilerin bireysel farklılıklarını gözettiğini ileri sürüyor. Ancak gerçekte tüm kurumlar aynı müfredatı öğrencilerin önüne koyuyor. Bu anlayış teknolojideki gelişimin iş ve meslekler konusunda yol açtığı dönüşüm nedeniyle giderek daha fazla sorgulandığı için, eğitimde bilgi aktarmaya dayanan bir dönemin sonuna gelindiğini düşünüyorum. Bunun çok sayıda nedeni var. Öncelikle bilgi davranışı değiştirmez. Bilgi davranışı değiştirecek olsa, tütün şirketleri yatırımlarını başka alanlara kaydırırlardı. Kazanılan bilgi kısa zamanda kullanılmaz ve doğrudan yaşamla ilgili değilse, unutulur gider. Bu nedenle; “şimdi öğren, zamanı gelince işine yarar” anlayışının hiçbir geçerliliği yoktur. Bu bilgilerden bazılarının daha eğitim süreci tamamlanmadan geçerliliğini kaybedecek olması da genel olarak kabul edilen bir durumdur.
Çözüm
Hem orta eğitim, hem de üniversite eğitimi veren kurumların programlarında yapmaları gereken gerçek farklılık teknik becerilerden çok yaşam becerilerine yönelmek olacaktır. İş hayatı ile ilişki içinde olanlar, bir iş görüşmesinde adaylarda duygusal zeka kümesi içinde yer alan empati, dayanıklılık gibi sosyal becerilerin, işbirliği, eleştirel düşünce ve yaratıcılık gibi özelliklerin arandığını bilir. Ancak bu özelliklerin hiçbiri gerek orta eğitimde, gerekse üniversitelerde beslenen ve geliştirilen özellikler değildir.
Yapay zekâ ve yıkıcı teknolojilerin gelişmesi ve bu gelişmelerin iş hayatında neden olduğu dönüşümlerin neredeyse her gün daha değer kazanması; makine ve algoritmaların şimdilik beceri alanları dışında kalan yaşam becerilerinin (soft skills) önemini artırmaktadır. Manpower grubunun 2000 çalışanı dâhil ettiği bir araştırma; problem çözme, iş birliği, iletişim ve hizmet yöneliminin en değerli beceriler olduğunu ortaya koymuştur.7 Ayrıca araştırmada küresel olarak işverenlerin yüzde 86’sı, otomasyonun bir sonucu olarak önümüzdeki iki-üç yıl içinde çalışan sayılarının aynı kalacağını ya da artacağını bildirmiştir. Amerika’daki eğilimi en geç iki yıl farkla Türkiye’nin de izleyeceğini düşünmek hatalı olmaz. Benzer şekilde Josh Bersin’in yakın zamanda yayınlanan raporunda;8 işverenlerin adaylarda Python, analitics, cloud computing gibi teknik becerilere kıyasla; kültürel uygunluk, uyum ve gelişim potansiyeli aradığı bildirilmektedir. Aynı raporda bu yıl okula başlayan çocukların yüzde 65’inin günümüzde var olmayan işlerde çalışacakları belirtilmektedir. Gençlerin hayali konumunda olan Google, Amazon ve Microsoft gibi şirketler de öğrenmeye açıklık, merak ve aç zihin (hungry mind) gibi özellikleri kariyer potansiyeli için anahtar belirleyiciler olarak görüyor. Bu seçimin sebeplerinden biri, çalışanlara iş ortamında verilen eğitim yatırımının geri dönüşünün (ROI), bu özelliklere sahip olanlar tarafından daha yüksek olmasıdır.
Üniversiteler için gençlere, yönetici ve liderlik pozisyonuna geldikleri zaman en çok ihtiyaç duyacakları özellikleri kazandırmak, tıkanmış olan rekabette öne geçmek için değerli bir fırsat olabilir. Çünkü günümüzde çalışanların büyük çoğunluğu yöneticilik pozisyonlarına formel ve yapılanmış bir yönetim becerileri eğitimi almadan gelmektedir.
Liderlik ve yöneticilik başkaları aracılığı ile sonuç almayı gerektirir. Ekip yönetmekte başarılı olanlar, başına getirildikleri ekibin potansiyelini iş sonuçlarına yansıtmayı başaranlardır. Bu özelliklerin kazanılması için bilgiden çok yaşantıya ihtiyaç vardır ve üniversiteler bu anlayışla eğitim vermekten uzaktır.
Liseden başlayarak üniversite eğitimi içinde bu özelliklere yapılacak yatırım hem bunu yapan kurumlara rekabette üstünlüğü sağlayacak hem de liderlik potansiyelini geliştirmiş çok daha fazla sayıda aday, bu özelliklerin peşinde olan kurumlara yerleşme şansına sahip olacaktır.
Yapılandırılmış çıraklık* (apprentice scheme); Avusturalya’dan İngiltere’ye dünyanın çeşitli ülkelerinde devlet tarafından desteklenen, kısmen yeni bir olgudur. Örneğin İngiltere’de 2011 yılından bu yana yıllık ortalama 150,000 kişi iş hayatına bu şekilde dâhil olmuştur.**
Şekil 1. İngiltere’deki, her yılın Ağustos-Ekim dönemi için, toplam yapılandırılmış çıraklığa başlayan sayısı.9
Yine İngiltere’yi örnek verecek olursak; geçmiş yılların tersine, artık her öğrencinin devlet desteği olmaksızın, bütün eğitim masraflarını kendilerinin karşılaması gerektiği bir ortamda, bu yoldan geçmeyi planlayanlar temel bir ikilemle karşı karşıya kaldılar. Bir tarafta hayatlarından dört yıl vermek ve yaklaşık 50,000 GBP borç ile iş hayatına atılmak, diğer tarafta yapılandırılmış çıraklık gibi bir modele dahil olmak ve bu dört yılı borçlanmak yerine para ve deneyim kazanarak değerlendirmek var. İkinci yolu seçenler, geleneksel yolu takip eden kendi akranları ile kıyaslandığında dört yıllık bir iş hayatı deneyimine sahip olacak ve de uzun yıllar kredi yükünü sırtında taşımak yerine (ailelerinin yanında yaşadıkları için) hatırı sayılır bir miktar para biriktirmiş olacaklardır.
Geleneksel olarak üniversite diploması adayın belirli bir alandaki mesleki bilgisinin ve entelektüel yeterliliğinin bir kanıtı olarak değerlendirilir. Oysa günümüzde neredeyse üzerinde tümüyle fikir birliğine varılan konu, iş hayatının gerektirdiği bilgi ile üniversitede verilen teknik bilginin arasında büyük uçurum olduğu ve bu farkın iş başında verilen eğitimlerle kapatıldığıdır.10 Daha özlü bir ifadeyle “iş işte öğrenilmektedir”. Bu saptamanın doğruluğundan yola çıkarsak adayın gelecek performansı bakımından çok daha iyi bir belirleyici olan psikolojik ölçüm süreçleri ile yapılacak değerlendirmelerin çok daha etkili olacağı açıktır.
Sonuç
Bu yazdıklarımızdan çıkacak olan sonuç şudur: İş pazarı çok önemli bir zihniyet değişikliği talebi içindedir.
Her geçen gün çok daha fazla sayıda öğrenci ailesi, çok daha fazla maddi kaynağı orta ve yüksek eğitim için harcamaktadır. Ailelerin ve öğrencilerin bu yönelimi son derece pragmatik bir nedene dayanmaktadır: İşe alım şansını yükseltmek ve anlamlı bir işte hızla yükselmek.
Günümüze kadar bir üniversite diplomasına sahip olmak bunu elinde bulunduranlar için bir değer taşırdı. Ancak kurumların adayın entelektüel yeterliliğine ve iş performansının belirleyici ölçütü olarak üniversite mezuniyetine verdikleri değer giderek önemini yitirmektedir. Orta ve yüksek eğitimde ezberin değişip çok daha açık bir zihinle yaşam becerilerini geliştirecek yeni programlar yapma zamanı gelmiştir.
* Yapılandırılmış çıraklık olarak tanımladığımız bu program çalışma yaşındaki herkese açıktır. Bu programa katılanlar o iş için gerekli beceri ve bilgiyi kazandıracak bir eğitim ve iş görme sürecine girerler. İşveren bu program dâhilinde işe aldığı gençlere en az asgari ücret öder ve de normal bir çalışan ile aynı özlük haklarını sağlar (tatil ve izin günleri, işten çıkarma yükümlülükleri vs.). Programın temel koşulu gencin eğitimini tamamlaması için gerekli süreyi sağlamasıdır. Yapılandırılmış çıraklık gençlere hem eğitim alma hem de işte çalışıp bir gelir elde etme fırsatını sunar. Sürecin sonunda genç, ülke çapında geçerliliği olan bir beceri edinerek belge alır. Bu belge aynı zamanda uluslararası düzeyde kabul gören ve geçerli olan bir belgedir. Bu sayede gelecekte kendisi için var olan seçenekleri artırmış ve tercih edilen bir çalışan olma şansını elde etmiş olur.
**2017 yılında bu programa başvuranların sayısındaki azalma, devlet desteğinin sınırlanmasından kaynaklanmıştır ve bu teşviklerin devamı için çalışmalar devam etmektedir.
Kaynakça:
- Atay T. Gutenberg asıl şimdi ölürken…[İnternet] Uygun erişim: https://t24.com.tr/yazarlar/tayfun-atay-pazar/gutenberg-asil-simdi-olurken,21575
- National Geographic, Mars belgeseli: “En Karanlık Günler” bölümü.
- Ossiannilsson E, Altinay F, Altinay Z. MOOCs as change agents to boost innovation in higher education learning arenas. Education Science 2016; 6(3).
- Singularity University. [İnternet] Uygun erişim: https://su.org/
- Going to university is more important for young people (but the financial return are falling). İnternet [Uygun erişim]: https://www.economist.com/international/2018/02/03/going-to-university-is-more-important-than-ever-for-young-people
- Schmidt FL, Hunter JE. The validy and utility of selection methods in personnel psychology. Psychological Bulletin 1998, 124.
- ManpowerGroup. Skills Revolition 2.0 Report: Robots Need Not Apply: Human Solutions for the Skills Revolution [İnternet] Uygun erişim: https://www.manpowergroup.com/wps/wcm/connect/59db87a7-16c6-490d-ae70-1bd7a322c240/Robots_Need_Not_Apply.pdf?MOD=AJPERES
- Bersin J. The Rise of the Individual in the Future of Work. 2018 Deloitte Development LLC.
- BBC, Dept. for Education Report, 2018.
- Chamorro-Premuzic T, Frankiewicz B. Does higher education still prepare people for jobs? [İnternet] Uygun erişim: https://hbr.org/2019/01/does-higher-education-still-prepare-people-for-jobs