Kariyer Dergisinde Acar Baltaş
|Kararın Nöro Anatomisi II
Geçen yazımda insanların karar verme süreçlerini anlamak için beynin içine girmek gerektiğini yazmış ve içecek, sosyal statü, cinsellik, para gibi insana haz veren şeyleri tanımak ve onları yönetmek konusunda önemli bir role sahip “hisseden beyin”le ilgili bilgi aktarmıştım. Bu yazıma da beynin konuları irdeleyen ikinci bölümü “düşünen beyin”le başlamak istiyorum.
Düşünen (reflektif) beyin
İnsan beyni sezgi ve duygudan daha fazlasını barındırır. Beynin düşünen tarafının büyük bölümü alnın arkasında, ön lobunda önünde olan prefrontal bölgede bulunur. Bu bölge davranışların ve kararların kişinin uzun vadeli amaçlarını denetleyen bir yönetim merkezi veya CEO’dur. Bu bölgede, beynin çeşitli bölümlerinden gelen bilgiler, geçmiş deneyimlerin süzgeçinden geçirilir, anlamlı bütünlere dönüştürülerek organize olur, geleceğin planlarını da içine alan bir tepkiye dönüştürülür. Düşünen beynin önemli bir bölgesi de sayısal ve sözel bilgileri işleyen parietal korktekstir.
Düşünen beyin duyguların yorumunu yapar. Örneğin, geç kaldığı bir randevu için eşine mazeret bulmak, elverişli bir yatırım fırsatı olarak gözüken bir durumu değerlendirmek gibi karmaşık problemler burada değerlendirilir. Hisseden beynin çözmekte zorluk çektiği konularda düşünen beyin devreye girer ve analitik düşünce sürecini başlatır. Bu süreç kişinin yaptıklarının bilincinde olduğu ve sorumluluk üstlendiği bir süreçtir.
Tümör veya inme nedeniyle prefrontal korteksi hasarlanan insanlar uzun süreli plan yapmakta, akıl yürütmekte ve nispeten karmaşık yönergeleri izlemekte zorluk çekerler. Bu bölgenin hasarlanması akıl yürütme ve verilen bilgilerden yeni sonuçlar çıkartma becerisini ileri derecede bozar. Bu durumda yapılan seçimler veya alınan kararlar akıl yürütmek sonucu olmak yerine, hisseden beyinden kaynaklanan sezgisel ve anlık nitelik taşır.
Iova Üniversitesi’nde hisseden ve düşünen beynin egemenliği ile ilgili ilginç bir araştırma yapılmıştır. Öğrencilerden bir sayı dizisi ezberlemeleri istenmiş ve daha sonra yemek için meyve salatası veya çikolatalı kekten birini seçmeleri istenmiştir. Öğrenci ezberlediği sayı yedi haneliyse %63 çoğunlukla çikolatalı keki, iki haneli ise %56 ihtimalle meyve salatasını seçmiştir. Düşünen beyin sağlık için meyve salatasının yararlı olduğunu bilir ancak hisseden beyin çikolatalı kek için sabırsızlanır. Düşünen bir beyin yedi haneli bir sayıyı akılda tutmak gibi yoğun bir meşguliyet içindeyse, hisseden beyin bu fırsattan yararlanarak kişiye haz verecek olan seçimin hayata geçmesini sağlar.
Düşünen beynin yanılmaz olduğunu sanmak doğru olmaz. Bilgisayar tasarımında çalışan bilim adamları, insan beyninin düşünen bölgesinin çalışma sisteminin karar ağacı ilkesine benzediğini düşünmüşlerdir. Bir satranç tahtası üzerindeki her hareket bir sonraki adımda atılabilecek çok daha fazla seçeneği mümkün kılar. Bu kadar geniş ihtimaller dünyasında düşünen beyin, geçmiş yaşantıları öngörüleri de hesaba katarak çaresizce yolunu arar. Bu tıpkı ağaç gövdesinden yukarı çıktıkça dalların giderek sıklaşması ve karmaşıklaşmasına benzer.
İşler Karışınca
Yukarıdaki satırlarda, hisseden beyinin çözemediği durumlarda düşünen beynin devreye girdiğini söylemiştik. Ancak düşünen beyinin de çözmekte zorluk çektiği durumlarda tekrar hisseden beyin etkili olur. Örneğin, bir çok kişi, özellikle kadınlar, GDO’lu (genetik değişime uğramış) ürünlerden büyük korku duyar bu nedenle doğal malzemeler kullanmaya veya beslenmeye önem verir. Oysa ne ojede, ne rujda, ne de kullanılan parfümlerde doğal bir maddeden söz etmek mümkündür. Geçtiğimiz yıllarda Dünya’da yaşanan kuş gribi, domuz gribi ve deli dana hastalıklarının nasıl paniğe neden olduğu ve tüketim alışkanlıklarını değiştirdiği hatırlardadır. Diğer taraftan her yıl Dünya’da on binlerce kişi güneşteki ultraviyole ışınlarının neden olduğu cilt kanserinden ölmektedir. Benzer şekilde yanağında çıkan sivilce nedeniyle doktora giden birinin günde bir paketten fazla sigara içmekte olduğunu gözlemek şaşırtıcı değildir. Türkiye’de her gün trafik kazasında ortalama on kişinin öldüğünü biliriz. Bu sayı bayramlarda kırka çıkar. Ancak insanlar kötü olayların kendi başlarına gelmeyeceğini düşünür.
Buna karşılık domuz gribi, kuş gribi veya deli dana hastalığı insanları daha çok korkutur. Oysa insanları korkutan tehlikelerle gerçekten zarar veren ve öldüren tehlikeler farklıdır. Düşünen beyin açısından bu gerçeğe ulaşmak hiç zor değildir. Ancak bir riskin sonuçları ne ölçüde belirsiz ve sebebi zor anlaşılır ise hisseden beyin devreye girerek, hoş olana, kişiye kısa vadede zevk ve keyif verecek olana yönelmemize neden olur.
Sonuç
Sevgili okurlar, iki yazımda da geçen bazı kavramlar fazla teknik bulunabilir. Yıllar önce Tıp Fakültesi sıralarından geçerek aldığım “klinik nörofizyoloji” doktoru derecesi sürecinde bu kavramların beni de başlangıçta zorladığını biliyorum. Ancak insan davranışına anlam vermenin ve onlara yol göstermenin, kişisel gelişim uzmanlarının içi boş laf kalabalıkları ve genel doğrularının ötesine geçmekle mümkün olduğunu gördüm. Böylece, neden akıllı insanların yanlış olduğu aşikar olan kararlar verdiklerini, saçma davranışlar gösterdiklerini, garip tarikatlara girdiklerini, hayaletlere ve ruhlara inandıklarını, falcılara para kaptırdıklarını, hayat karşısındaki şanslarını ellerinden alan uyuşturucu veya alkole bağlandıklarını, radyoda veya televizyonda bir saat sonra hatırlamayacakları programlar için uykusuz kaldıklarını anlamak yolunda kendimi geliştirdim. Bu yazının okuyucularımızda da bu yönde bir farkındalık kazandırmasını dilerim.
Kaynaklar
Zweig, J. : Your Money and Your Brain, Simon Shuster, 2007
Einhorn, H. J.; Hogarth, R. M. : Confidence in Judgement, PR, 85, 1978
Marcus, G. : Kluge. Remzi Kitapevi, 2008
Lindsrom, M. : Buyology, Random House, 2007
Howard, J.P. : The Owner’s Manual for the Brain, Bard Press, 1994
Baggaley, A.: Human Body, Dorling Kindersley Publishing. Inc., 2001
Sweeney, M.S.: Brain the Complete Mind, National Geographic, 2009