KobiFinans Dergisinde Acar Baltaş

kobifinans-dergisinde-acar-baltas

Günü Değil “Yarını yakala”

1970 yılında İngiltere’de Southampton limanına yanaşan bir gemi 205 işçi tarafından 5 günde boşaltılırken, bugün aynı iş 2 kişi tarafından 8 saatte yapılmaktadır. 21. yüzyıl değişimin en hızlı yaşandığı yüzyıldır. Bu yüzyılda sadece manevi değerler değil aynı zamanda maddi değerler de değişmektedir. Bilginin yarattığı katma değer hiçbir şeyle kıyaslanamayacak ölçüde artmaktadır. Billy Elliot filminde çarpıcı bir şekilde anlatıldığı gibi 1970 ve 80’li yıllar mavi yakalıların işlerini ve güçlerini kaybettikleri acılı bir dönemdi. 2000’li yıllar ise bütün dünyada beyaz yakalıları tehdit etmektedir.

Her şeyin hızla değiştiği bir dünyada yaşanan sorunlar, geçmişin yaklaşımlarıyla çözülemez. Bugün geçerli olan yarın geçersiz, bugün verimsiz olan yarın değerli, bugün imkansız olan yarın olağan, bugün vazgeçilmez olan yarın tükenmiş, bugün yeni olan yarın yıpranmış olmaktadır.

Perde açılırken senaryo değiştirmeye hazır olun

Silicon Vadisi’nde bir özdeyiş vardır: “Hız tanrıdır, zaman ise şeytan”. Bu bize olayları beklemeye alan ve sürüncemede bırakan “Dur bakalım, acele etme!” anlayışının bittiğini gösteriyor. Kendi işinin yöneticisi olan hızlı davranır. Hızlı hareket edilen ortamlarda sorunlar anında çözülür. Her türlü değişikliğe hemen ayak uydurulur. Bu nedenle tam perde açılırken senaryo değiştirmeye hazır olacak esnekliği göstermek gerekir. Değişen koşullara uyum gösterecek kararları vermek ve değişime yönelmek zayıflık değil, esneklik ve güç işaretidir.

B. Gates, “Önümüzdeki üç yıl içinde ürettiklerimizin hepsi kullanılmaz hale gelecektir. Önemli olan onları biz mi kullanılmaz hale getireceğiz, başkaları mı?” demiştir. Dün yaptıklarımızı tekrarlayarak başarılı olamayacağımız bir dünyada yaşıyoruz. İnsan her türlü koşula ayak uydurabilir ve her türlü stresin üstesinden gelebilir. İnsanın ayak uydurmakta ve uyum sağlamakta en çok zorlanacağı tek stres belirsizliktir. Günümüzde yaşadıklarımız ise belirsizliğin bütünüyle kendisidir. Çünkü böyle akışkan ve değişken bir dünyada nereye tutunacağını bilmemek büyük bir stres kaynağıdır.

Darvin “güçlü olan yaşar” şeklindeki görüşünü, yaşamının son yıllarında “uyum sağlayan yaşar” olarak değiştirmiştir. Dinozorların tarih sahnesinden silinmesi gibi, öğrenmekte ve değişmekte zorlananlar günümüz iş dünyasının dışında kalacaktır.

Yenilenmeyen Kokar

Okul hayatında aldığımız eğitimlerin ve elimizdeki diplomaların da tıpkı süper marketlerin raflarındaki ürünler gibi son kullanma tarihi vardır. Bu tarih iki yıldır. İki yıl içinde eski eğitimini yeni eğitimlerle desteklemeyenler için kokuşmak kaçınılmazdır. En kolay alışkanlık kazanan duyumuz burnumuzdaki koku hücrelerinin oluşturduğu koku duyusudur. O nedenle genel tuvaletlere girerken kokudan rahatsız olur, çıkarken aynı rahatsızlığı hissetmeyiz. Sık yıkanmayan insanların kendi kokularını duymadıkları gibi, bilgi ve birikimi kokuşan insanlar kendileri rahat eder ancak çevrelerini ve kurumlarını rahatsız ederler.

Geçmişte mavi yakalıları, günümüzde de beyaz yakalıları tehdit eden değişim yasasın hükmünü icra etmektedir. Deming’e göre değişimin iki yasası vardır. “Değişim kaçınılmazdır ve herkes değişime direnir.” Gelecekteki dünya altın yakalıların dünyası olacaktır. Kişiyi altın yakalı yapacak olan ise eğitimini günümüz koşullarına uydurmak ve sürekli gelişim çabasıdır içinde olmaktır.

Günümüz dünyasında rakiplerinden daha az donanımlı olan bir kurum ayakta kalamaz. Rakipler sürekli gelişim içindeyken daha az öğrenen ve onları seyreden kurumlar yaşama şanslarını kaybederler. Dünyanın ve Türkiye’nin koşulları sadece daha çok çalışmayı değil, olimpiyat felsefesinin altında yatan “daha hızlı, daha çabuk, daha yüksek” ilkesinin iş hayatına uyarlanmasını zorunlu kılmıştır. Bugün her çalışan kendisine her gün “Yaptığım işi daha iyi, daha kaliteli, daha farklı nasıl yapabilirim?” diye sormalıdır. Çünkü yaratıcılık herkesin işidir. Yeni yol ve yöntemlerle çalışmayan kurumlar yok olmaya gitmektedirler.

Nitelikli işgücü çalışmak için seçtiği kurumda maddi koşullardan çok daha önde gelişme imkanlarını sorgulamaktadır. Kendisini bugünün değil, yarının getireceği koşullara hazırlayan, sorunlarını çözmek için yeni araçlar veren ve donanım kazandıran şirketler nitelikli işgücü tarafından tercih edilmektedir.

Başarı “Gönüllü”lerin

2002 yılı Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Gönüllüler Yılı” olarak ilan edilmiştir. Gönüllülük hayır işi yapmak ve toplumsal projelere karşılıksız katılmak olarak anlaşılmamalıdır. Gönüllülük kişinin iyi ve doğru olduğuna inandığı bir amaç uğruna emeğini ortaya koymasıdır. Gönüllülük kimseden bir şey beklemeden kişinin kendisini motive etmesidir. Gönüllülük inanmak, emek vermek ve harekete geçmektir. Bizim anladığımız anlamda gönüllülük yaşamaya, çalışmaya, başarmaya, öğrenmeye ve paylaşmaya gönüllü olmak demektir.

Bir dönem çok moda olan “günü yakala”mak artık nostaljik bir deyimdir. Yaşadığımız dünyada her biri gönülden gelen bir çabayla kendi yaptığı işin lideri ve sürükleyicisi olan iyimser, yapıcı ve olumlu düşünen altın yakalı’ların “yarını yakalayacağı” bir dünya olacaktır.

Sending
User Review
0 (0 votes)
yazar avatarı
Prof. Dr. Acar Baltaş

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.