BUSINESS LIFE DERGİSİNDE ACAR BALTAŞ

Dürüstlük nerede biter hile nerede başlar?

Prof. Dr. Acar Baltaş

Hileli davranışların kültürel boyutlarını merak eden bir araştırma grubu konuya bilimsel bir cevap bulmak için insanlara zaman içinde birden fazla hile yapma fırsatı vererek ne olduğunu anlamaya çalışır. Bunun için bilgisayar ekranını A ve B olarak ikiye bölerek her yarıya farklı sayıda noktalar yerleştirir ve A tarafındaki cevapların 10 katı fazla ödül kazandıracağının bilgisini verirler. Bu bir hekime A ve B tedavi planları (ilaçları) arasında tercih yapmalarını, ancak A planına özel bir prim seçeneğinin dahil olduğunu söylemekten farklı bir durum değildir.

“CANI CEHENNEME”ETKİSİ

Bu araştırmanın ortaya koyduğu sonuç şudur: Araştırmaya katılanlar hile miktarını yavaş yavaş artırır ve bir noktaya gelince iyice yoldan çıkıp ölçüsüzce hile yapılır. Araştırmacılar ayrıca bu sıçramanın farklı insanlarda farklı zamanlarda meydana geldiğini görmüşler ve buna “Canı cehenneme” etkisi adını vermişler. Dilimizde benzer durumlara önce “bal tutan parmağını yalar” sonra da “battı balık yan gider” dendiği bilinir. İnsanların büyük çoğunluğu bir noktaya kadar saygın görünüşlerini korumaya çalışıyor, ancak bir noktayı geçince her şeyi boş verip “durumdan mümkün olduğunca yararlanma” yolunu tutuyor.

KÜLTÜREL FARKLILIK

Dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan insanların hile yapma konusunda farklılık gösterip göstermediği de araştırılmış. Böyle bir araştırmanın yapılmasının nedeni Kanada ve İskandinav ülkeleri hariç ABD, İsrail, İtalya, Türkiye’de yaşayanların, kendi ülkelerinde hilenin daha yaygın olduğunu söylemeleri olmuş. Ariely ve arkadaşlarının yaptığı araştırmanın amacı ahlaki esnekliğin alanlarını ölçmekti. İnsanların yüzde 1S’inin hile yaptıktan sonra yaptıklarını “normal” gördüklerini ve kendilerini iyi hissetmeye devam ettiklerini buldular. Hile konusunda kültürel farklılık, hile veya dürüst olmayan davranışın yapıldığı alan konusunda gözlenmiş. Örneğin intihal konusunda bazı kültürler, bilimsel çalışmalarda “biraz” aşırmayı hoş görebiliyor ve bunu ahlaki bir sorun olarak değerlendirmiyor. Benzer farklılıklar sadakatsizlik, sahte markalı ürün kullanmak, vergi kaçırmak, internetten yasal olmayan içerik indirmek alanlarında da bulunmuş. Başka bir ifadeyle söylemek gerekirse, farklı kültürler “bal tutanın parmağını yalaması”na gösterilen hoşgörüyü, konuya göre daraltabiliyor veya genişletebiliyor. Hatta bazı durumlarda ahlak alanının dışına bile çıkartılabiliyor. Örneğin yüksek ölçüde yolsuzluğun olduğu ülkelerde, polise, gümrüğe veya resmi görevlilere açıktan “ödeme yapmak” normal karşılanabiliyor.

TÜRKİYE’DE DURUM

Ülkemizdeyse son derece şaşırtıcı bir durum var. Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’nin yaptığı araştırmada, babanın eğitim düzeyinin çocukların vicdan gelişimiyle ters orantılı olduğu bulunmuş. İlginçve üzerinde düşünülmesi gereken, babanın eğitim seviyesiyle ahlaki olgunluk arasındaki farklılığın, babası ortaokul mezunu olanlarla lise ve üniversite mezunu olanlar arasında, ortaokul mezunu olanlar lehine gerçekleşmiş olması. Daha yalın bir ifadeyle babanın eğitim düzeyi yükseldikçe, çocuğun ahlaki değerleri düşüyor. Bu çalışmada ayrıca lise çağındaki çocuğun sınıf seviyesi yükseldikçe, ahlaki olgunluğunun yükselmesi beklenirken, tam tersine azaldığı yani 9.sınıf öğrencilerinin ahlâki olgunluklarının 12. sınıf öğrencilerine göre daha yüksek olduğunu saptanmış 2021’de ortaokul öğrencilerinin dahil olduğu başka bir çalışma bulguları, aynı durumu destekliyor. Buna göre beş, altı ve yedinci sınıflarda, sınıf seviyesi yükseldikçe evrensel ahlaki değerler puanının düştüğü görülüyor. Her seviyede kız öğrenciler araştırmada kullanılan “evrensel ahlaki değerler ölçeği”nde daha yüksek puan almış ancak aynı düşme eğilimi kız öğrencilerde de gözlenmiş. Türkiye’deki eğitim programının sık sık değişmesi ve vicdan gelişimi yerine rekabete dayalı değerler üzerine kurulmuş olmasının bu duruma yol açtığını düşünmek mümkün. Diğer taraftan din temelli eğitimin yıllar içinde yaygınlaşmasına rağmen ortaya çıkan bu sonuçlar, üzerinde ayrıca düşünmeye değer nitelikte.

SONUÇ

İnsanların büyük bir çoğunluğu hem aynaya baktığında kendini saygı değer bir birey olarak görme hem durumun kendisine sunduğu imkanlardan yararlanma eğiliminde. Doğruluğu ve dürüstlüğü toplumda yaygınlaştırmanın yollarından biri “vicdan” eğitimine zaman ayırarak yatırım yapmaktan geçer. Günümüzde şehirli ailelerin çocuk yetiştirirken birinci önceliği “başarı”. Açık veya örtülü ailelerin çoğunluğunun özlemi “dünyada bir konuda en iyi olacak bir insan” yetiştirmek. Bunun yerini “ülke ve dünya için iyi bir insan yetiştirmek” aldığı zaman, dünya yolsuzluk liginde Türkiye’nin yerinin 144 ülke arasında 88’incilikten farklı bir konuma gelmesi mümkün olabilir. Vicdanlarımız, tehlike, tehdit, haz ve çıkar söz konusu olduğunda sınanır. Rivayet o ki bir Osmanlı paşasına “Sen dürüst müsün?” diye sormuşlar. O da:”Bin altına kadar” deyince dinleyenler, cevaptaki bilgece derinliği anlayamayıp şaşırmış. O da eklemiş. “En çok bu miktara hayır dedim.” Bir antikçağ düşünürünün dediği gibi “Hiçbirimiz sınanmadığımız günahın masumu değiliz.”

Kaynakça

  • Gino F And,S.Ariel D .: Contagion and differenciation in unethical behaviour. The effect of one bad apple on the barrel. Psychological Science 2009.
  • Ariely D .: The honest truth about dishonesty. Harper Collins Pub.2012.
  • Çelebi:Ç:D.Sezgin, O: Lise öğrencilerinin öznel iyi oluşları ile ahlaki olgunluk seviyeleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Kalem Eğitim ve İnsan Bilimleri Dergisi, 2015,5.
  • Şimşek, H. Kara, T: Ortaokul Öğrencilerinin Ahlaki Değişkenlere Uyma Düzeylerinin Sınıf ve Cinsiyet Değişkeni Açısından İncelenmesi. Uluslararası Hakemli İnsan ve Sanat Araştırmaları Dergisi, 2021.
yazar avatarı
Prof. Dr. Acar Baltaş

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.